Fermente Buğday Tohumu Ekstresi Nedir? Fermente buğday tohumu ekstresi (FWGE), Macar eczacı Mate Hidvegi tarafından 1990’larda geliştirilmiştir. (Buğday tohumu yağı ile karıştırılmamalıdır). WGE Macaristan’da kanser hastaları tarafından, yaşam kalitesini yükseltmek için kullanılır. İn vitro çalışmalardaki sonuçlar WGE’nin anti-kanser, anti-metastatik ve bağışıklık sistemi düzenleyicisi olduğunu göstermiştir.
Fermente buğday tohumu ekstresinin biokimyasal önemi ile ilgili çalışmalar, Albert Szent-Györgyi ile başlamıştır. Macar bir fizyolog olan Szent-Györgyi, C vitamininin izole edilmesi ile ünlenmiş, Fizyoloji/tıp alanında 1937 Nobel Ödülü sahibidir. Kariyerinin daha sonraki yıllarında Szent-Gyorgyi, araştırmalarını, ilk karısı, kızı ve başka aile üyelerini kendisinden alan kanserin sebepleri ve olası tedavileri alanına odaklamıştır.
Besine ilaç gözüyle bakma fikrine olan inancı tamdı. Szent-Gyorgyi, rafine tahıllar yiyenlere kıyasla, kepekli tahıl tüketenler arasında kansere yakalanma oranının daha az olduğunu farketmişti. Bu durum onu, gözlemlediği kanser önlenmesinde, buğday içeriklerini ortaya çıkarma arzusuna itti. Buğdayda bulunan benzokinon adlı maddenin yüksek redoks potansiyeli yüzünden, antiproliferatif olarak hareket edebileceğine dair bir varsayım önerdi. Ne yazık ki, fermente ürünün tutarlı konsantrasyonlarına ulaşmak için gerekli miktarları izole etmek fazlasıyla zor bir işti ve, Szent-Györgyi, bu yüzden araştırmalarını bir üst seviyeye taşıyamıyordu.
Yıllar sonra, teorisi Dr. Mate Hidvégi tarafından ilgi gördü ve adeta yaşamını bu konuyu araştırmaya adamıştı. Dr. Mate Hidvégi, araştırmalarını bir bilim adamları takımı ile sürdürüyordu. 1998 yılında, Dr. Hidvégi, ekmek mayası ile, patentli fermente buğday ekstresi süreci geliştirdi, FWGE adlı güçlü bir ekstre ürünü ortaya koydu. Bu konsantre ekstrenin adı, Avemar®’dı. Şimdilerde Avemar®, hakkında 100 den fazla çalışmanın tıbbi dergilerde yayınlandığı, üzerinde en fazla araştırma yapılmış doğal ürünlerden biridir. Amerika’da Avemar®, American BioSciences’den AvéULTRA adıyla satılmaktadır.
Bu şaşırtıcı doğal bileşik, 100’den fazla çalışmaya konu olmuştur ve in vitro, in vivo ve hayvan klinik deneyleri, 20 hakem gözlemli tıbbi dergide yayınlanmıştır. Anti-kanser özelliklerini sergilemesinden sonra, Avemar, klinik çalışmalar için onay almıştır. Bu sonuçlara bağlı olarak, 2002 yılında, kanser hastaları için tıbbi besin olarak kayıtlara geçmiştir. Bu kayıtlar altında, ameliyat, radyoterapi, kemoterapi ve immünoterapi sırasında ve sonrasında, kanser tedavisine bir tamamlayıcı terapi olarak tavsiye edilmektedir.
Etki Mekanizması
Etki mekanizması, tam anlamıyla net olmamakla birlikte, WGE ile ilgili in vitro çalışmalarda; tümör hücre ölümü ile ilgili belirli metabolik yolları aktive ederek TNF ve sitokin üretimini arttırdığı görülmüştür. Ayrıca apoptozisi uyararak insan lenfoma hücreleri üzerine sitotoksik etkilerini göstermiştir.
1-Hücre metabolik düzenlemesini destekler.
2-Bağışıklık sistemi düzenlemesini geliştirir
• T-hücrelerinin antijen varlığına yanıt verme yeteneklerini arttırır, ve B-hücrelerinin uygun antikorlar üretmesini ve aktivasyonunu geliştirir
• Hücresel ve humoral (Th1/th2) bağışıklık fonksiyonu dengesini normalize eder
• Makrofaj fonksiyonlarını arttırır
3-NK Hücre hedef tespitini geliştirir.
Araştırmacıların belirttiğine göre fermente buğday tohumu ekstresi Avemar, bağışıklık sistemine, saldıracağı işgalcileri tanımasında yardımcı olmaktadır. Düşman işgalciler, bağışıklık sisteminin doğal öldürücü hücrelerinden, (NK hücreleri) MHC-1 adlı bir yüzey molekülü sergileyerek saklanmaya çalışırlar. MHC-1, Nk hücrelerine, “Bana saldırma, ben düşman değilim..” der. Avemar araştırmalarını yürüten uzmanlara göre Avemar, işgalci hücrenin “maskesini” (MHC-1) baskılamakta ve NK hücrelerinin hedeflemelerini çoğaltmaktadır.
Fermente Buğday Tohumu Ekstresiyle İlgili Araştırmalar
Pilot çalışmalardan edinilen veriler, kolorektal kanser hastalarının WGE’den fazlasıyla yararlandığı yönündedir. Aynı zamanda, kemoterapi ile birlikte kullanıldığında, melonama hastalarının yaşam sürelerini uzatmaktadır.
Kolon kanseri ile ilgili bir araştırmada, Avemar, kanser hücrelerinin %22’sinin apoptozis yoluyla ölmelerine neden oldu, %28 oranında hücre de doğrudan Avemar yüzünden öldü.
“Anticancer Research” dergisinde 1998 yılında yayınlanan bir başka laboratuar çalışmasında, Avemar, akciğer kanseri de dahil olmak üzere, laboratuar hayvanlarında bir çok kanser tiplerinde büyüme ve yayılmayı yavaşlattı.
Lösemi hücrelerine karşı yapılan testte, esasen, lösemik hücrelerin replikasyonunu destekleyecek yeni DNA oluşumu için gerekli enzimleri inhibe ederek ve apoptozisi tetikleyerek hücre büyümesi ve proliferasyonu kontrol altına almıştır.
Pankreas kanseri hücre çalışmalarında, yeni kanser hücresi üretiminde DNA ve RNA için gerekli olan şeker riboz ve glikoza kanser hücre erişimini engelleyerek, yeni pankreatik kanser hücre üretimini azaltmıştır.
İnsan ve hayvan miyeloyid lösemi hücreleri ve insan servikal kanser hücrelerinde, araştırmacılar Avemar’ın; özellikle, normal hücreleri serbest bırakarak kanserli hücreleri yok eden tümör nekroz faktörü (TNF) gibi, sitokinler denen belirli hormon benzeri maddelerin aktivite ve miktarlarını çoğaltarak kanser hücrelerinin hayatta kalma ve büyümesini kısıtladığını görmüşlerdir.
“Anticancer Research” dergisinin Temmuz 1998 sayısında yer almış bir makale, farelerdeki melonoma tedavisinde, sadece Avemar uygulaması, ya da C vitamini ile kombinasyonu ile hücre büyümesi ve metastas inhibisyonunu araştıran bir çalışmayı içermekteydi. Araştırmacılar, nakledilen primer tümörlerin varlığı ve yokluğunda iki tedavinin metastası önleyen etkilerini kaydettiler. Avemar ve C vitamini kombine tedavisinin, araştırmaya tabi tutulan bir çok tümör modellerinde metastas formasyonunu büyük anlamda inhibe ettiğini bulmuşlardır. Ancak, belirli modeller üzerinde, metastas formasyonunu, sadece Avemar tedavisinin daha belirgin bir engelleyici etki ettiğini not ettiler.Çalışma, gözlenen metastatik etkinin, buğday tohumu ekstresinin ağırlıklı olarak bağışıklık sistemi uyarıcı özelliklerine bağlı olabileceği sonucuna varmıştır.
Buna ek olarak, Avemar’da bulunan fermente buğday tohumunun oral kullanımının etkinliği, “Cancer Biotherapy and Radiopharmocology” dergisi, Ağustos 1999 sayısında yer aldı. Araştırmacılar, farelerdeki dalak hücrelerinin kanser dönüşümünün engellendiğini, böylece tedavinin bağışıklığı uyarıcı etkisi olduğunu gözlemlediler. Konvensiyonel kemoterapi tedavisi ile birleştirildiğinde, fare modelleri üzerinde, tek başına herhangi bir tedaviye oranla; önemli ölçüde geliştirilmiş anti-metastatik etki gözlemlendi.
“Alternative Therapies“de 2007 yılında yayınlanan bir araştırma yazısı, fermente buğday ekstresi ile ilgili bir çok laboratuar çalışmasını özetlemişti. Yazarlar, takviyenin hayvanların, kolon, akciğer, deri ve karaciğer gibi bir çok organlarında kanserli tümör büyümesini engellediği sonucuna varmışlardır.
2008 yılında, “Mediterranean Journal of Nutrition and Metabolism” de yayınlanan ve ilerlemiş baş ve boyun kanseri ile ilgili çalışma, fermente buğday tohumu ekstresi tüketmenin, plasebo grubuna oranla yaşam kalitesini yükselttiği yönündeydi. Tüm bu sonuçlar ve laboratuar çalışmaları bulguları, FWGE’nin yumurtalık kanseri önlenmesi ve tedavisinde yararlı olduğuna işaret etmiştir.
2009’da “Oncology Reports” bülteninde yayınlanan bir çalışmada, 3 gün boyunca fermente buğday tohumu ekstresine tabi tutulmuş kültüre insan lenfoma hücreleri, büyümeyi bırakmış ve kendi ölümleri ile sonuçlanan apoptotik hale gelmişlerdir. Bu gözlemlere dayanarak, araştırmacılar, fermente buğday tohumu ekstresinin lenfoma hastası denekleri için doğal kemoterapi ajanı potansiyeline sahip olduğu sonucuna varmışlardır.
170 kolorektal kanser hastası üzerindeki bir çalışmada, ameliyat sonrasında standart terapilerden kemoterapi ve/veya radyasyona ek olarak Avemar kullanımının, sadece kemoterapi ve radyasyon ile karşılaştırıldığında; tekrarlamayı %82, metastası %67, ve ölümleri de %62 oranında azalttığı belgelenmiştir. Ayrıca, primer terapi olan ameliyat ve kemoterapi/radyoterapiden sonra kanserin ölçülebilir şekilde aktif olma süresini uzatmıştır.
İleri derecede (III. Devre) melonama deri kanseri hastalarını kapsayan bir çalışmada kemoterapiye eklenen Avemar, sadece kemoterapi görenlerin %38.9 oranına karşılık, %54 oranında hastalıksız sağkalım sağlamıştır.
“British Journal of Cancer” da Ağustos 2003 tarihinde yayınlanan bir makalede, Jakab Shoenfeld, 66 kolorektal kanser hastasının katıldığı açık deneyin sonuçlarını belgelemiştir. Çalışma katılımcıları standart terapinin yanısıra, günlük 9 gr. Avemar kullandılar. Bu hastalar, sadece standart terapi gören 104 hasta ile karşılaştırılmışlardı. Çalışmanın primer sonlanım noktası; progresyonsuz sağkalım oldu.
Tekrarlayan hastalık, metastas ya da ölüm gibi progresyona bağlı olaylar, Avemar alanlara oranla, kontrol grubunda çok daha yaygındı. Bütünde, kontrol grubun %42.3’ünde; Avemar grubunda ise %16.7’sinde progresyon olaylarına rastlandı. Bu, açık bir çalışma olduğundan hastalar, “deneysel ürün”ü denemek konusunda kendileri karar veriyorlardı. Randomize değillerdi. Deneyin başında kıyasla daha hasta olanlar, Avemar almaya daha hevesli görünmekteydiler. Başlarda, Avemar hastalarının %27’si IV. devredeyken, kontrol grubun sadece %4’u o denli ileri safhadaydı.
Bir ağız kanseri çalışmasında, lokal olarak ilerlemiş skuamoz hücreli ağız karsikomasında, standart terapilerin yanısıra Avemar kullanıldı ve kanser ilerleme riskini %85 oranında düşürdü.
2005 yılında, “Annals of the New York Academy of Science”da Avemarla ilgili yayınlanan bir değerlendirme, takviyenin bir çok kanser tipinin yayılmasını ve insan deneklerinde yeni kanser hücrelerinin büyümesini engellediği sonucuyla bitirilmiştir.
“Cancer Biotherapies and Radiopharmacology“de 2008’de yayınlanan bir makalede, Avemar kullanan melonoma hastası 7 yıl takip edilen denekler, daha düşük hastalık progresyonu geçirmiş ve plasebo alanlardan daha fazla yaşamış oldukları yer almıştır.
Avemar’ın çalıştığı aksiyon mekanizmalarından yararlanma fırsatları, bir çok kanser türünde bulunsa bile, kolorektal kanser, melanoma deri kanseri ve pediatrik kanserlerde görülen sonuçların, diğer kanser türklerinde de görülüp görülemeyeceğini araştıran çalışmalar sürmektedir.
Not
Hormonlara duyarlı kanser hastalarının, fermente buğday tohumu ekstresi kullanmadan önce doktorlarına danışmaları gerekir. Organ nakli, glüten ya da fruktoza alerjisi durumunda kullanılmamalıdır.
Yukarıda yeralan metin haber ve bilgi amaçlı hazırlanmış olup, hekimin uygulayacağı teşhis ve tedavisinin yerine geçmez. Herhangi bir tedavi sürecine başlamadan önce mutlaka sağlık uzmanının görüş ve onayı alınmalıdır.