Kanser İçin Nano Arılar

Kimyasal melittin, balarısı venomunda bulunan bir bileşendir. Memelilerde, hücreleri çevreleyen zarlarda ve hücre içerisindeki önemli yapılarda delikler açarak hücreleri öldürür. Araştırmacılar, bu kimyasalı küçük parçacıklara (nanopartiküller) dönüştürmek üzere bir yöntem geliştirmek, sonrasında onları  hedefleyerek sadece kanserli hücreler üzerinde etkili olmalarını istediler. Hali hazırda melittin içeren nanopartiküller üretmekte başarılı oldular ve  metinde, partiküller üzerinde yürüttükleri bazı kimyasal ve laboratuar testlerini anlatmaktalar.

Araştırmacılar, önce laboratuarda,  hücrelerin melittin’den ve nanopartikül içeren mellitin’den nasıl etkilendiklerini araştırmakla başladılar. Sonra, farelerin vücutlarının bu kimyasalın damariçi enjeksiyonu ile nasıl başa çıktıklarına çevirdiler dikkatlerini. Canlı farelerde bulunan üç farklı tip tümör üzerindeki melittin içerikli nanopartiküllerin etkilerini araştırmaya başladılar: fare melanoma deri kanserleri, kanser öncesi lezyonlar ve immün sistemi zayıf farelere nakledilen insan meme kanseri hücreleri.

ABD’li bilim insanları, insan memesi  ve farelerdeki deri tümörlerine, minik yapay parçacıkları salıverdi.  Her bir “nanoarı” küreciği, (bir inç’in milyonda 3’ü ebadında) arı zehrinde bulunan kanser öldürücü toksin ile silahlanmıştı. Sağlık hücreleri değil de kanserlileri hedefleyen nanoarılar, öldürücü iğnelerini gönderirler. Arı toksini olan melittin, üzerilerinde delikler açarak onları yok eder. Nano arılar, kandan geçerek hücreye bağlanabilecek kadar küçük, ama vücuda toksinleri taşıyabilecek kadar da büyüktür. Nano arılar o kadar küçüktür ki, yaklaşık 180 tanesi bir mikron küreye sığar. Her bir nano, 0.1524 mikron büyüklüğündedir. Yani kan dolaşımını aşabilecek ve hücre zarına bağlanabilecek ebattadır.

Melittin taşıyıcı 4 ya da 5 nanoarı enjeksiyonundan ve günlerden sonra, farelerdeki göğüs kanseri tümörü %25 oranında yavaşlamıştır. Melonam ya da cilt kanseri tümörleri ebadı ise %88 oranında küçülmüştür. Siteman Center of Cancer Nanotechnology Excellence at Washington University School of Medicine’dan Prof. Samuel Wickline: “Nanoarılar uçarlar, hücre yüzeylerine konarlar ve boşalttıkları melittin kargoları, hızla hedef hücreler ile birleşirler. Arı toksininin hücrelerin içine girerek iç yapılarında delikler oluşturduklarına şahit olduk. Nanoarılar,  yapay kan olarak kullanılan etkisiz bir malzemeden imal edilmiş perflorokarbon’dur.

Dr Wickline’nın ekibi, daralmış arterler ve kanserin teşhis ve tedavisi de dahil olmak üzere, bu maddenin değişik tıbbi aplikasyonları üzerinde çalışmaktadır. Bu nanopartiküller, binlerce aktif bileşiği taşıyabilecek büyüklükte ve aynı zamanda da, kolaylıkla kan dolaşımını geçebilecek ve hücre zarlarına bağlanabilecek küçüklüktedir. Eğer melittin doğrudan kan dolaşımına enjekte edilirse, alyuvarlarda büyük hasar meydana getirebilir, ama nanoarılara bağlandığında, kan hücreleri ve diğer dokular, toksinin etkilerinden korunurlar. Farelerden hiçbirinde “tali hasar”a rastlanmadı, kan sayımları normaldi ve hiçbir organ hasarı görülmedi.

Nanoarılar enjekte edildiğinde, kanserlerde toplaşırlar, çünkü yoğun tümörler genellikle sızdıran kan damarlarına sahip olduklarından malzemeyi alıkoyma eğilimindedir. Aynı malzeme, belirli ilaçların nasıl normal dokulardan daha fazla kanserli hücrelere saldırdığını açıklar. Ek olarak, bilim insanları nanoarıları, özel bileşiklerle doldurarak, doğru hedefe yönelmelerini de sağladılar. Bir hedefleme ajanı, tümörlerin çevresinde üremiş büyümekte olan kan damarlarına çekilmişti.Hepsi bir araya gelince, birlikte kan ikmalinin sürekli yükseldiği deri hasarının olduğu prekanseröz alanlara doğru yöneldiler. Sonuç olarak, prekanseröz deri hücreleri %80 oranında azalmıştı.

Yazarlardan diğeri, Dr. Paul Schlesinger, “Melittin araştırmacıların ilgisini çekmiştir çünkü, yeterli yüksek konsantrasyonlara ulaştığında, iletişim kurduğu her hücreyi yok edebilir, antibakteriyel, ve antifungal ve özellikle güçlü bir anti kanser ajanı olarak davranır.” Demiştir.

Kanser hücreleri uyumlanarak, gen fonksiyonunu değiştiren ya da hücre DNA ‘sını hedefleyen bir çok anti kanser ajanına direnç oluşturabilir, ama, hücreler için, melittin’in öldürmek üzere kullandığı mekanizmayı aşmak çok zordur.

“Nanoarılar; yararlı ama ölümcül olan melittin’in muhafazası için etkin bir yoldur, hedefine ulaşıncaya dek, muhafazası içinde, hem normal hücrelere zarar vermez hem de değerinden kaybetmez.”

Journal of Clinical Investigation’da sonuçları rapor eden araştırmacılar, nanoarıların, varolan tümörleri ele geçirmenin yanısıra, erken teşhis kanserin gelişimini durdurduğunu söylemişlerdir.

Prof Wickline, melittin’in kolay ve ucuz bir yolla elde edildiğini belirtmiştir. “Biz şu anda, diğer ilaçlara bağlayabilmek, ajanları hedeflemek ve bileşikleri nanopartiküllere görüntülemek için, melittin molekülünün toksik olmayan bölümünü kullanıyoruz.”

Kürelere görüntüleme ajanlarının iliştirilmesi, tümörlere ne kadar ilacın ulaştığını ve nasıl bir etkiye sahip olduğunu göstergeliyor. Bilim insanlarına göre, nanopartiküllerin esnekliği, ortaya çıkacak her türlü medikal duruma adapte olmasını sağlamaktadır. Dr Schlesinger, “Potansiyel anlamda, nanopartiküller belirli bir hasta için formule edilebilirler.” demektedir. “Gün geçtikçe, tümör biyolojisi hakkında daha fazla şey öğreniyoruz. Bu bilgiler bize yakında, nanoarıları kullanarak spesifik tümörlere uygun nanopartiküller yaratabilme olanağını sağlayacak.”

---------

Yukarıda yeralan metin haber ve bilgi amaçlı hazırlanmış olup, hekimin uygulayacağı teşhis ve tedavisinin yerine geçmez. Herhangi bir tedavi sürecine başlamadan önce mutlaka sağlık uzmanının görüş ve onayı alınmalıdır.

Share on:

Yorum yapın

css.php