Doğum Kontrol Hapının Zararları Nelerdir?

Doğum kontrol hapları östrojen ve progesteron hormonları içerir. Bu iki hormon normalde kadınların yumurtalıklarında üretilir. Doğum kontrol haplarında östrojen ve progesteronun laboratuvar ortamında üretilen türevleri bulunur. Doğum kontrol haplarının koruma oranı % 92 – 99,9’dur.

Doğum Kontrol Hapı Nedir?

Amerikalı fizyolojist Gregory Pincus doğum kontrol haplarının öncüsü sayılır. 1955’de Pincus ağızdan alınan progestinle yumurtlamayı baskılayabildiğini açıkladı. 11 Mayıs 1960’da Amerikada Gıda ve İlaç Dairesi gerçekte doğum kontrol hapı olan Enovid ’i kanama kontrolü amaçlı ilk ilaç olarak onayladı. Enovid bugünkü haplar gibi östrojen ve progesteron  içeren kombine bir doğum kontrol hapıydı fakat içerdiği hormon düzeyi oldukça  yüksekti. 1961 yılında Almanya’da Schering, Anovlar ‘ı doğrudan doğum kontrol amaçlı olarak kullanıma sundu.

İlk çıkan eski nesil haplar 50 ila 80 mikrogram östrojen içermekteydi. Ardından 35 ve 30 mikrogram östrojen içeren ilaçlar kullanılmaya başlandı. Günümüzde kullanılan ilaçlar ise 20 mikrogram östrojen hormonu içermektedir. 30 mikrogram ve daha az oranda östrojen içeren haplar düşük doz doğum kontrol hapları olarak ifade edilirler.

Yeni nesil doğum kontrol ilaçları, vücuttaki östrojen ve progesteron hormonlarıyla benzer yapıda ve düşük oranda hormon içermektedir. Doğum kontrol hapları yumurtlamayı engelleyerek sperm ile yumurtanın birleşmesini önler ve bu şekilde gebelik oluşmaz.

Doğum kontrol hapları monofazik ve multifazik olarak 2 çeşittir. Monofazik ilaçlarda bir kutudaki her bir hapın içerdiği hormon oranı birbirine eşittir. Multifazik olanlarda ise ilk 7 hapın içeriği aynı, sonraki 7 hap farklı ve daha sonraki 7 hap farklı miktarlarda hormon içerir.

Doğum Kontrol Hapı Nasıl Korur?

Gebelik, kadın yumurtalıklarının ürettiği yumurtanın erkek sperm hücresiyle birleşip, döllenmesi sonucu oluşur. Doğum kontrol ilaçları vücuttaki hormonlar gibi çalışır. Normalde  gebe kalındıktan sonra vücut, hamilelik hormonları aracılığıyla yumurtalıkların yumurta üretmesine engeller. Doğum kontrol hapları da buna benzer bir etki göstererek yumurtlamayı önler. Yumurtlama olmadığında, sperm ile yumurtanın birleşmesi gerçekleşmez ve bu şekilde gebelik önlenmiş olur.

Doğum Kontrol Hapı Nasıl Kullanılır?

Her kutuda 21 tane hap vardır. Bu haplara adetin birinci günü başlanır ve 21 gün boyunca hiç ara vermeden her gün bir tane alınır. Birinci kutu bittiğinde yedi gün ara verilir (bu süre içinde adet görülür) bir hafta sonra ikinci kutuya başlanır. Günde bir defa ve günün aynı zaman diliminde alınmasına dikkat edilmeli. Fakat 3-4 saatlik farklılığın herhangi bir olumsuz etkisi yoktur. Hapların aç veya tokken alınması etkinliğini değiştirmez. İki kutu arasında mutlaka adet görülmesi gerekir. Eğer Adet görülmezse yeni kutuya başlanmamalı ve öncelikle bir hamilelik testi yapılmalıdır.

Doğum Kontrol Hapının Zararları

• Başlangıçta  muayene, tansiyon ölçümü, meme muayenesi, idrar tahlili, karaciğer fonksiyon testleri, pelvik muayene ve smear testi yapılması gerekir. Yan etkiler görüldüğünde doktora danışılmalı, gerektiğinde ilacın veya yöntemin değiştirilmesine kararlaştırılmalı.

• Karaciğer rahatsızlıkları, meme kanseri, kalp hastalığı ve kan pıhtılaşması olan ya da daha önce bu hastalıkları geçirmiş olan kadınların doğum kontrol hapı kullanmaları önerilmemekte. Ayrıca sigara kullanan, 35 yaşından büyük olanlar, migren, hipertansiyon ya da diyabet sorunu olanlar doktora danışmadan doğum kontrol hapı kullanmamalıdır.

• İlk 2-3 ay boyunca bazı kişilerde, düzensiz kanama, şişkinlik ya da göğüslerde sancı, kilo alımı, baş ağrısı, bulantı, cinsel istek azalması ve deri sorunları gibi yan etkiler ortaya çıkabilir.

• Doğum kontrol hapları anne sütünün gelmesini başlangıçta miktar ve kalite bakımından olumsuz etkileyebilir. Bu yüzden emziren annelerin 3 aydan önce doğum kontrol hapı kullanmaları önerilmemektedir. Düşük hormon dozlu haplarda ise bu yan etki daha azdır.

• Doğum kontrol hapları yazın kullanılacaksa yüz için güneşten koruyucu kremler sürülmelidir. Aksi takdirde hamilelerde de görülen Chloasma denilen yüzde maske şeklinde kahverengi lekeler ortaya çıkabilir.

• Doğum kontrol hapları, kalp damar sistemini olumsuz etkileyebilir. Yüksek tansiyon gibi sorunlara yol açabilir. Bu risk yaş ve kullanım süresiyle artar. İçerisindeki sentetik progesteronlar damarda daralmaya neden olabilir.

• Damar iltihabı (trombofilebit) durumunda veya daha önceden bu tür bir hastalık geçirmiş kişiler doğum kontrol hapı kullanamazlar.

• Doğum kontrol haplarının en ciddi yan etkisi, atardamarlarda ve toplardamarlarda tıkanıklık riskini artırmasıdır. Atardamarlarda tıkanıklık daha çok 35 yaş üzerinde görülür. Sigara kullanımı da bu riski artırdığı için 35 yaş üstünde ve sigara içenler kadınların doğum kontrol hapı kullanılmaması gerekir. Toplardamarlarda tıkanıklık riski yaşla bağlantılı değildir. Bu yan etki hap kullanımının ilk senesinde daha çok görülür ve ilaç bırakıldığında risk de ortadan kalkar.

• Özellikle genç kadınların doğum kontrol haplarını yaygın olarak kullanmasıyla beraber son yıllarda akciğer embolisinin görülme oranında artış görülmektedir. Doğum kontrol haplarına bağlı olarak kanın pıhtılaşma oranı artar. Özellikle bacak damarlarında göllenme ve staza bağlı kan pıhtısı meydana gelir. Buradan kopan pıhtı da akciğere gelip atardamarların tıkanmasına neden olur.

Doğum kontrol hapları kanda pıhtılaşmaya neden olduğundan kolesterolü yüksek olan kişiler ve trigliserid denilen yağ oranı 450-500’ün (normali 200) üzerinde olanların bu hapları kulanmaması gerekir.

• Anormal vajinal kanamalar birçok hastalığın belirtisi olabilir. Bu hastalıkların bazıları doğum kontrol haplarından olumsuz olarak etkilenebildiği için anormal vajinal kanaması olanlarda tanı konana kadar doğum kontrol hapları kullanılmaz.

• Doğum kontrol ilaçları memede miyom varsa bunu alevlendirebilir.

• Hap kullanımında karaciğer enzimlerinin normal seviyede olup olmadığına öğrenmek için 6 ayda bir kontrol yapılması gerekir.

• Doğum kontrol hapları migren ağrıları olan kadınlarda felç riskini artırır.

• Safra taşları ilk 2 yıl kullanımda artar, dördüncü yılda ise normale döner. Bu artış yalnızca safra taşlarına eğilimli olanlarda görülür. Fakat akut karaciğer rahatsızlığı olanlarda ve safra yolları tıkalı olanların doğum kontrol hapı kullanmaması gerekir. Zira siroz veya geçirilmiş bir sarılık doğum kontrol ilaçlarıyla yeniden alevlenebilir.

• C vitamini kan östrojen seviyesini arttırarak ara kanamalara yol açabilir. Bu yüzden günde 500 mg’dan fazla C vitamini alınıyorsa doğum kontrol hapıyla c vitamini arasında en az dört saatlik ara olmalıdır.

• Doğum kontrol ilaçları vücutta C ve B grubu vitaminlerde azalmaya yol açabilir. Doğum kontrol hapı kullananan kişilerde görülen depresyon durumu genellikle B6 vitamini eksikliğinden kaynaklanır.

• Depresyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar, doğum kontrol haplarını etkisizleştirir. Bu ilaçların, doğum kontrol hapının metabolizmasını hızlandırarak, hormonların görevlerini yapmalarını önlediği sanılıyor.

• Rifampisin adlı antibiyotik doğum kontrol haplarının etkinliğini azaltır. Ayrıca penisilin ve tetrasiklin türevleri de, kadınların bir bölümünde doğum kontrol haplarının etkinliğini azaltabilir.

• Doğum kontrol hapları bırakıldıktan sonra hamile kalmada az bir gecikme olmaksına karşın, birinci senenin sonunda %75, ikinci senenin sonunda %90 kadın hamile kalabiliyor.

• Uzun süreli başağrısı, başağrısıyla beraber ortaya çıkan  başdönmesi, bulantı ve kusma, ani görme kayıpları ,bulanık görme, şiddetli karın ağrısı, kan basıncının artması, şiddetli göğüs ağrısı ve nefes almada zorlanma, bacaklarda kızarıklık ve ağrı gibi yakınmalar görüldüğünde hemen doktorunuzu haberdar etmelisiniz.

---------

Yukarıda yeralan metin haber ve bilgi amaçlı hazırlanmış olup, hekimin uygulayacağı teşhis ve tedavisinin yerine geçmez. Herhangi bir tedavi sürecine başlamadan önce mutlaka sağlık uzmanının görüş ve onayı alınmalıdır.

Share on:

Yorum yapın

css.php