Shilajit ve Mineraller

Shilajit Nedir? Shilajit, yaz aylarında, Kuzey Doğu Hindistan ve Asya’nın diğer bölgelerindeki dağlarda, yüksek kayaların arasından dışarı sızan, zengin mineralli organik bir bileşendir. Sanskritçe’de, Shilajit; “dağların fatihi ve zayıflığın yıkıcısı” anlamına gelir. Shilajit’in  keşfi, sıcak yaz aylarında büyük beyaz maymunların dağlara göç edişini izleyen köylüler tarafından yapılmıştır. Maymunlar, kayaların arasından fışkıran yarı yumuşak bir maddeyi çiğnerken görülmüşlerdi. Köylüler, maymunların büyük gücünü, uzun yaşamlarını ve bilgeliklerini bu bitkiye bağlıyorlardı.

Shilajit, vücudun ihtiyacı olan tüm minerallerin doğal bir kaynağıdır. İyonik formda 85’ten fazla mineral, vitaminler, fulvik asit ve başka bir çok değerli fito-besin taşır. Vücutta, neredeyse tüm fonksiyonlar shilajit tarafından desteklenirler.

Shilajit ve Mineraller

Shilajit, genellikle yaz aylarında dağlardaki çatlaklardan dışarı çıkan bitkisel-mineraldir. Dünyanın başka bölgelerinde görülen shilajit örnekleri değişik fizyolojik özellikler taşır. Shilajit’in otantikliği ve terapik niteliği; oksijenli dibenzo alfa piron’un dahil olmasıyla tanımlanır. Terapik özelliklere sahip değişik hammaddelerin toplandığı başka yerler de varken, Nepal’deki Himalayalar’ın deniz seviyesinden 10-12.000 feet yüksekliğindeki bölgelerden toplanırlar.

Shilajit’teki mineraller, mineral takviyeleri ile aynı değildir. Bu mineraller iyonik formdadır ve daha önce zengin bitki yaşamı tarafından absorbe edilmiş ve tekrar dünyaya dönmüşlerdir. Shilajit’in temel maddesi olan fulvik asit, hücre duvarlarına nüfuz etmek ve mineralleri hücrelere taşımak konusunda yaşamsal öneme sahiptir. Fulvik asit bilinen en güçlü elektrolit olarak kabul edilir. Shilajit’te bulunan fulvik asit, hasarlı hücrelerdeki elektriksel dengeyi yeniden kurma becerisine sahiptir.

Fulvik asit shilajit’te en doğal ve saf halinde bulunur. Fulvik asit, hücre duvarlarını genişletir ve minerallari hücrelerin en derin köşelerine kadar taşır. Mineraller, hücrelere taşınamadıkça, hiçbirinin önemi yoktur. Mineraller aynı zamanda vitaminlerin özümsenmesinde katalizör olarak görev yaparlar.Yetersiz mineral takviyesi, aynı zamanda vitamin eksikliği anlamına gelir.

Shilajit’in düzenli kullanımı, stres yaşamadan yeni değişik çevresel, iklimsel ve sosyal koşullara alışması için beden ve zihne yardımcı olur. 2007 yılında yayınlanan shilajit ile ilgili çalışmaların geniş bir incelemesi, shilajit kullanımını; “Binlerce yıldır bir çok ülkede, tıbbın geleneksel sistemlerinin bir parçası olarak, bir formdan diğerine, bir gençleştirici ve adaptojen” olarak tanımlanmıştır.

Laboratuar çalışmalarında fareler üzerinde shilajit, anti-ülseratif ve antienflamatuar özellikler göstermiştir. Shilajit, içeriğindeki fulvik asit ve 4/-metoksil6-karbometoksi bi fenil yüzünden peptik ülser tedavisinde tavsiye edilir. Journal of Ethnopharmacology‘de yayınlanan bir çalışmada, shilajit’in mide ülserlerini tedavi etme gücü incelenmiştir.  Araştırmacılar, artmış karbonhidrat/protein oranı ve azalmış gastrik ülser indeksi ile karşılaşmışlardır.

Shilajit beslenme, canlılığı yenileme ve fiziksel güç için kullanılır. Aynı zamanda, ılık organik süt ile birlikte alındığında, güçlü bir cinsel canlılık sağladığı ve besinlerin dokuların derinliklerine nüfuz etmesine yardımcı olduğu belirtiliyor. Cinsel eksiklikler ve anomaliler için hormonal olmayan tedavi yöntemleri ile ilgilenen Bulgar bilim adamları shilajit üzerinde çalışmışlar ve, günde 750 mg. shilajit alımının, testosteron düzeylerini %30 oranında yükselttiğini bulmuşlardır. Aynı zamanda erkeklerde sperm sayısını, hız ve hareketliliği de arttırmaktadır.

Yan Etkileri Var mı?

Kan dolaşımında ürik asit üretimini çoğalttığından, gut hastalarına tavsiye edilmez. Böbrek taşları vakalarında kontrendikedir. Bazı firmaların ürettiği shilajit kapsüllerinin yüksek miktarlarda kurşun ve cıva, bazı durumlarda da arsenik taşıdığı konusunda uyarılar yapılmıştır. Ayrıca shilajit’in; Aspergillus niger ve Trichothecium roseum gibi mantarları içerme olasılığı yüzünden, çiğ ve işlenmemiş formlarının alımı önerilmiyor.

---------

Yukarıda yeralan metin haber ve bilgi amaçlı hazırlanmış olup, hekimin uygulayacağı teşhis ve tedavisinin yerine geçmez. Herhangi bir tedavi sürecine başlamadan önce mutlaka sağlık uzmanının görüş ve onayı alınmalıdır.

Share on:

Yorum yapın

css.php