Fulvik Asit Nedir ve Faydaları Nelerdir?

Fulvik Asit Nedir? Fulvik asitler, belirli mantarların ürettiği sarı metabolitlerdir. Hayvan ve bitkiler öldükten sonra belirli mantar tipleri onların ayrışmalarına yardımcı olur. Bu ayrışmadan arta kalan ham organik bileşiklerin kendisi daha sonra, toprağın bir parçası haline gelir. Fulvik asit dünya üzerindeki en küçük, en karmaşık, en çok  rafine, doğal olarak bulunan su bazlı, en küçük maddedir!

Fulvik asit, toprağın koyu kahverengi organik katmanı humusun bir içeriğidir. Kuru toprak, bataklıklar ve kömür gibi jeolojik katmanlar, fosil yakıt ve linyit; hepsinin içeriğinde humus vardır. Fulvik asit ise, su bazlı humustan öncelikle özütlenen çözünebilir organik asitler karışımıdır.

Fulvik asit, genellikle molekül komplekslerinin bir parçası olarak 70’den fazla mineral ve iz element içerir. Bunlar sonrasında bitki kökleri tarafından absorbe edilebilecek doğal formdadırlar ve canlı hücreler ile etkileşime girerler. Bitkiler kolayca, fulvik asitin büyük miktarlarını emer ve yapılarında korurlar.

Dünya üzerindeki tüm yaşayan ve nesli tükenmiş organizmanın DNA’sı, bitki, hayvana ya da mikrop; bir gün fulvik asitin yüksek derecede rafine edilmiş bir bileşeni olacaktır.

Fulvik asit üretimi özünde; tüm canlı organizmaların sonraki nesillere sağlık alanında istikrarlı bir gelişme sunan bir son ürün olarak, doğanın mükemmel bir geri dönüşüm sürecidir.

Fulvik asit bedendeki tüm hücrelere, mükemmel bir uyum içinde iyonik mineraller, enzimler ve oksijen sağlar.Bu takviyeler iyonik formda olduklarından hücreler tarafından doğal bir sıvı olarak tanınır ve rahatça emilirler.

Fulvik elektrolitleri;  küçük ama sürekli mineral enerji takviyeleri sunarak minyatür bir şarj aleti gibi çalışır. Bir çok yaşamsal süreç için doğal bir denge oluşturarak her bir hücreye maksimum potansiyelini sergileyebilmesi için yardımcı olur. Toksinler ve ağır metaller, fulvik asit elektrotları tarafından hücreden alınır ve vücuttan dışarı atılırlar.

Enerji bakımından zengin, biyo elektrik yüklenmiş besin ve minerallerin taşıyıcısı olan Fulvik asit elektrolitleri, mineraller, besinler, vitaminlerin sindirim sistemi yoluyla dolaşım sistemi tarafından emilim oranı yüzdesini büyük ölçüde yükseltir. Bu noktadan, elektrolitler, yaşam gücü enerji bileşiklerini, hücre zarı yoluyla sitoplazma karşısı doğrudan hücrenin çekirdeğine taşırlar.

Geleneksel tablet takviyeler, sindirim sistemi yoluyla, farklı asitler tarafından parçalandıktan sonra sadece ortalama %25 oranında emilime sahiptir. Tonik solüsyonların ise emilim oranı %95 civarındadır.

Fulvik asit,  enerjinin vücuttaki tüm hücrelere dengeli akışını düzenler. İyonik formdaki gerekli mineral ve enzimlerin hücre zarı tarafından  bütünüyle nüfuz edilmesini sağlar.

Fulvik Asit Faydaları

Fulvik asit, hücre yaşamını dengeleyen güçlü bir organik elektrolit olduğunu göstermiştir. Eğer her bir hücre normal kimyasal dengesini yenileyebiliyorsa, dolayısıyla onun elektriksel potansiyelini dönüştürmek, normalde bitki ve hayvan hücresinde oluşacak ölüm ve dağılma yerine, hücreye hayat verecektir.

Fulvik asit, besinlerin alınımını kolaylaştırır emilmeye hazırlar, minerallere, gerekli besinleri vücuda sağlayabilmeleri için zaman tanır.

Fulvik asitin, enzimlerin aktivitelerini yükseltecek enzimlerle yakın ilişkisi vardır, ve özellikle solunum katalizörlerini etkiler.

Fulvik asit proteinlerin metabolizmalarını yoğunlaştırır. Hücrelerdeki DNA miktarını arttırır ve RNA sentezini geliştirir.

Fulvik asitteki serbest radikaller, durumdaki gereken dengeye göre, elektron donörleri veya alıcıları gibi davranırlar. Fulvik asit, geçiş metallari ile, oksidasyon – redüksiyon reaksiyonlarında, aynı şekilde yer alır.

Fulvik asit, nihai emilim için iyonik (nano) formda doğal olarak bulunan yaklaşık 77 makro ve iz elemente sahiptir.

Şaşırtıcı bir şekilde, araştırmacılar fulvik asitin geçmiş kuşakların canlı organizmaların DNA’sındaki küçük parçacıklar olduğunu keşfetmişlerdir. Bir başka deyişle, Fulvik Asit Doğa Ana’nın, dünyaya ve üzerindeki tüm yaşam formlarına; yaşam, enerji, sağlık, bağışıklık ve yenilenme bahşettiği “süt”üdür.  Bazı bilim adamları tarafından uygun bir şekilde Doğa Ana’nın “sütü” olarak tanımlanabilmiştir. Bu “süt” sadece beslemekle kalmaz, tüm canlılara bağışıklık ve birt tür koruma kalkanı verir.

Fulvik asit suda çözüldüğünde ve su ile birleştirildiğinde, su değişiklik gösterir. Moleküler yapısı değişir ve daha organize olur. Araştırmacılar, suyun enerjiyle dolduğunu ve canlı organizmalara alışılmadık biyolojik  “mesajlar” ilettiğini gözlemlemişlerdir. Hatta bazı bilimadamları, fulvik asit fenomenini “hafıza” olarak tarif edecek kadar ileri gitmişlerdir. Emziren annelerin ilk sütü olan kolostrum; bilim adamlarının transfer faktör adını taktıkları, hastalık istilacılarına karşı bağışıklık sistemini uyaran bilinmeyen maddelerin olduğu “mesajlar” taşır. Buna benzer şekilde fulvik asit de, hastalık istilacıları ile yapılan geçmiş savaşların uyarıcı niteliğindeki “mesajları”nı taşır. Savaşların izleri kalıcı bir şekilde, küçük DNA parçacıklarından oluşmuş, geçmiş savaşların DNA kalıntılarını bile taşıyan fulvik asitin rafine moleküler yapısına işlenmiştir.

Fulvik asit, timus bezinin lenfosit üretimi yeteneğini canlandırır. Bunun karşılığında, vücudun bağışıklık yanıtıyla yakından ilgili antikorlar oluşur. Fulvik asit aynı zamanda vücüdün makrofaj ve T-hücreleri üretimini aktive eder ve çoğaltır. Makrofajlar, yabancı istilacıları tüketir, T hücreleri de onları bulur ve yok eder.İnsanlar üzerindeki çalışmalar, fulvik asitin; granülositleri ve interferon-gamma, interferon-alfa, interferon-beta, ve  tümör nekrozu faktör-alfa gibi sitokin üretimini canlandırdığını göstermiştir.

İki paralel hastane klinik çalışmasında, fulvik asit siklofosfamid ile karşılaştırılmıştır. Çalışmaya, 4-78 yaş arası 178 hasta katıldı. 100 hasta fulvik asit, 78 hasta da siklofosfamid ile tedavi edildi. Çalışma sonucuna göre; test edilen her kategoride fulvik asit grubunun ortalama performansları, siklofosfamid grubundan bir buçuk gün ilerideydi.  Bir çok semptomun normale dönmesi 2-8 gün arası sürdü. Test edilen kategoriler arasında, vücut ısısı, idrara çıkma, trombosit sayımı ve tüm belirtilerin ortadan kalkması üzerine olan final tedavi vardı. 100 kişilik fulvik asit grubundan sadece bir kişi öldü, ve geri kalan 99 kişi tedavi oldu. 78 siklofosfamid grubundan ise 2 tanesi ölmüş, 76’sı iyileşmişti.Çalışma, fulvik asitin, bağışıklık sistemini düzenleyerek salgın kanamalı ateşi tedavi edebiliyor olmasının tespitiyle bitirilmiştir. Fulvik asitin tedaviye yönelik etkileri, siklofosfamiti karşılamakta; hatta burun farkıyla geçmektedir.

İnsanlarla ilgili vakalarda, kemik testleri, Almanya Freiburg’da, Dr. W. Schlickewei ve arkadaşları tarafından ameliyat sırasında kemik transplantasyon ya da değişimin gerektiği hastalar üzerinde gerçekleştirilmiştir. Transplantasyonlar öncesinde fulvik asit ile aşılanan kemik implantlarındaki yenilenme ve emilimde son derece etkili sonuçlar elde edilmiştir. Bu  durum, yeni kemik dokusu oluşumundaki katmanların başlamasında olumlu sonuçlara neden olmuştur. Test süresince, fulvik asit kullanılmadan yapılan transplantasyon sürecinde, kemik yenilenmesine dair bir işaret görülmemiştir.

Fulvik Asit Kullanımı; Fulvik asit alırken klorsuz su kullanılması gerekir. Sıradan musluk suyu fulvik asit ile birlikte kullanılamaz. Klor, humik maddelerle; özellikle fulvik asit ile karıştırıldığında negatif reaksiyon gösterir, ölümcül kanserojenler olan THM’ler ve MX’in üretimine neden olur.

---------

Yukarıda yeralan metin haber ve bilgi amaçlı hazırlanmış olup, hekimin uygulayacağı teşhis ve tedavisinin yerine geçmez. Herhangi bir tedavi sürecine başlamadan önce mutlaka sağlık uzmanının görüş ve onayı alınmalıdır.

Share on:

“Fulvik Asit Nedir ve Faydaları Nelerdir?” üzerine 5 yorum

  1. Ayşe Hanım,

    zeytinistasyonu.com/magaza-detay/fulvik-asit-detay.html

    Bu adreste bütün detaylar var.

    Şifalar dilerim.

  2. Merhaba,
    Peki fulvik asit takviyesi mevcut mudur Türkiye’de? Yurtdışında var ama Türkiye’de kimin sattığını bulamadım.

    Teşekkürler

Yorum yapın

css.php