Balın Faydaları Nelerdir? Bal, nektar olarak bilinen sıvının, arıların vücutlarından salgıladıkları bir takım enzimlerle işlenerek yüksek besin değeri içeren bir besin maddesine dönüştürülmesiyle elde edilir. Balın içeriğinde, %17-20 nem, yaklaşık olarak % 70 fruktoz, glikoz, %5-10 oranında sakkaroz, 2.3-2.7 protein, % 0.1-0.2 organik asitler ve % 0.1-0.35 oranında da mineral madde yer alır. 450 gr. balın elde edilmesi için 17 bin arının, yaklaşık 10 milyon çiçeği ziyaret etmesi gerekir.
Bal Yararları
• Bal içindeki fruktozun glikoza dönüşebilme özelliği sayesinde, yüksek oranda asit içermesine karşın, kolaylıkla sindirilir. Sindirim sistemi tarafından kolayca emilir olduğundan, sindirimi geliştirir ve hafif bir müshil olarak etki gösterir.
• Balın, çocuklarda eritrosit ve gamma globulin düzeylerini arttırdığı, bağırsak mikroflorasını geliştirdiği ve sindirimi kolaylaştırdığı saptanmıştır.
• Çabucak kana karıştığı için hızlı bir enerji kaynağı olarak etki gösterir. Ilık suyla karıştırıldığında 7 dakika içerisinde kana karışır. İçerdiği serbest şekerlerden dolayı beynin çalışması kolaylaşır.
• Düzenli bal tüketiminin hemoglobin düzeyini yükselttiği çeşitli araştırmalarda tespit edilmiştir.
• Antibakteriyel ve antioksidan etkisi nedeniyle, bağışıklık sistemini destekler. Balın içeriğinde Pinocembrin, pinobaxin, chrisin ve galagin gibi antioksidanlar yer alır. Baldaki antioksidan özelliği balın elde edildiği bölge, çiçek örtüsü ve balın elde ediliş tekniğine göre önemli değişkenlik gösterir. Koyu renkli balın antioksidan kapasitesinin daha yüksektir.
• Balın yapısında yer alan fenolik bileşenlerin antioksidatif özellikte olduğu ve sulandırılıp kademeli olarak arttırılarak verilmesiyle antioksidatif etkisinin arttığı araştırmalarda tespit edilmiştir.
• Antibakteriyel özelliğe sahip balda mikrop ve bakteri üremez. Dizanteri ve tifo gibi birçok hastalık mikrobunu öldürdüğü yapılan araştırmalarla tespit edilmiştir.
• Balın özellikle etkili olduğu mikropların arasında; Boğazda Candida albicans, Beta hemolitik streptokok; idrarda E.coli; dışkıda shigella, salmonella ve hemolitik E.coli gibi mikroplar yer almaktadır.
• Araştırmacılar laboratuvar koşullarında balın, boğaz iltihaplarında kendini gösteren, kalbi tutabilen Beta hemolitik streptokoklar üzerinde, koagülaz pozitif stafilo koklar, proteus merabilis, Escherichia coli adlı mikroplarla, candida albicans adlı mantarlar üzerinde etkili olduğunu göstermişlerdir.
• Balın antibakteriyel etkisi; asidik yapıda oluşuna, büyük oranda şeker ve enzimlerle glikozun parçalanması sonucu meydana gelen antiseptik bir madde olan hidrojen peroksit içermesinden kaynaklanmaktadır. Yüksek miktarda şeker içeren bal, yüksek oranda su içeren mikroorganizmanın su kaybederek ölmesine veya çoğalamamasına sebep olarak antibakteriyel aktivite gösterir.
• Baldaki hidrojen peroksit oranı baldaki katalaz düzeyine bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Hidrojen peroksit baldaki glukoz oksit ya da onun fraksiyonları tarafından üretilir. Ortamdaki katalaz hidrojen peroksidi parçalayarak antimikrobikrobiyel etkisinin azalmasına yol açar.
• Antimikrobiyal etkisinin yanısıra, fruktozun doku ve kasları yumuşatıcı ve gevşetici özelliğiyle de karaciğer hastalıklarında olumlu etkiler göstermektedir.
• Bal sahip olduğu özellikler ile ödemli dokulardan suyu emerek yarayı temizleyici ve daha başka enfeksiyonları önleyici etkilere sahiptir.
• Vücud tarafından sentezlenemediği için dışarıdan alınması gerekli esansiyel amino asitlerin hepsi balda bulunur.
• İsviçre’de doktorlar, distropi, sinir sistemi ve akciğerlerle ilgili sorunları olan çocuklar için sütün balla tüketimini önermektedirler.
• Yeni Zelenda Waikata Üniversitesince yapılan araştırmalarda, diş çürüğüne neden olan bakterilerden Streptococcus mitis, Streptococcus sabrinus ve Lactobacillus casii’nin ürettikleri asit miktarını balın önemli oranda azalttığı tespit edilmiştir.
• Farklı derecelerde yaraların, yanıkların, kesiklerin, cilt ülserlerin, abselerin ve varikoz ülserlerin tedavisinde olumlu etkiler göstermektedir.
• Balın içeriğindeki enzimler antiseptik etki gösterir. Araştırmalar, balın gastrit ve mide ülserine yol açan helicobacter pylori’nin gelişimini önlediği, mideyi kaplayarak spazmları rahatlattığı, kolit çözücü ve gastrointestinal sistem üzerinde düzenleyici etki sağladığını göstermektedir. Yanık tedavisiyle ilgili yapılan bir çalışmada; balla tedavi edilen grubun ilaç kullanan hastalara göre 2 hafta daha önce iyileştiği görülmüştür. İyileşen dokunun mikroskobik incelemesinde, yaralı bölge dokusunun çok daha kaliteli bir düzelme geçirdiği tespit edilmiştir.
• İnönü Üniversitesi Deney Hayvanları Üretim ve Araştırma Merkezi’nde yapılan ve sonuçları Neurosurgery adlı dergide yayınlanan araştırmaya göre bal; beyin kanamasında iyileştirici ve beyinde ortaya çıkabilecek hasarları giderici etkiye sahiptir.
• Balın % 6-12’lik hazırlanan solusyonlar halinde hastalıklı doku içerisine ya da oral olarak uygulanmasının, idrar kesesi kanserine karşı etkili olduğu, özellikle T-24, MBT-2, RT-4, 253-J tümör hücrelerinin büyümesini yavaşlattığı tespit edilmiştir.
• İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. İsmail Hakkı Hamzaoğlu ve ekibince yapılan ve sonuçları Archives of Surgery’de yayınlanan araştırmaya göre, kalınbağırsak ameliyatından sonra yaraya bal sürülmesi o bölgede tümör oluşumunu önlemektedir.
• Ucunda bir ışık bulunan laparoskopiyle karından girilerek yapılan kolon kanseri ameliyatı sırasında, aletin kullanıldığı karın bölgesinde ortaya çıkan ensizyon (yarık) çevresinde genellikle tümör oluşmaktadır. Balın ensizyon bölgesinde oluşan tümörlere karşı bir engel oluşturduğu belirtilmektedir. 60 fare üzerinde yapılan deneyde, tümör hücreleri enjekte edilen farelerin, ensizyon bölgesi balla kaplanmıştır. Araştırma sonucunda, ameliyat için açılan ensizyon bölgesinde bal kullanılmayan 30 farenin tamamında tümörlerin oluştuğu ancak ensizyon çevresinde bal kullanılan 30 farenin ise sadece 8’inde tümörlerin tekrar ettiği saptanmıştır.
• Zagreb Üniversitesi’nden Nada Orsolic, Journal of the Science of the Food and Agriculture dergisinde yayınlanan bilimsel makalesinde, bal ve arı zehrinin farelerde kanserli tümörlerin gelişimini ve metastazların yayılmasını önlediğini belirtmiştir. Balın, daha önce tedavi görmüş dokulardaki tümörlerin yayılımını, arı sütünün de kötü huylu tümörlerin oluşmasını önlediği ve doğrudan tümöre aşılanan arı zehirinin ise tümörleri büzüştürdüğü ve büyümelerini de önlediği açıklanmıştır.
• Deli bal olarak bilinen bazı balların 1 çay kaşığından fazla tüketilmesi toksik etkiye neden olabilir. Mide bulantısı, aşırı terleme, tükürük salgılamada artış ve tansiyonun düşmesine yol açabilir. Zehirlenme belirtileri, balın yenmesinden 30 dakika ile 2 saat sonra mide bulantısı, kusma, şiddetli hipertansiyon ve kalp ritminin düşmesi, beyine yeterli kan gitmemesine bağlı hastanın bayılması gibi belirtilerle kendini gösterir. Acı bal zehirlenmesi, tedavi edilmediğinde ölümcül sonuçlar doğurabilir.
Hakiki Bal Nasıl Anlaşılır?
• Saf ve doğal ballar soğukta muhafaza edildiğinde kristalleşebilirler. Şeker şurubu katılmış ballar ise uzun süre kristalleşmeden kalabilirler. Balın şekerlenmesi bozulma olmayıp balın elde edildiği bitkisel kaynağa göre ortaya çıkan doğal bir durumdur.
• Bal kesik kesik şekilde akıyorsa sahtedir.
• Belli bir süre buzdolabında kalan gerçek bal tereyağı kıvamına gelir.
• Balın tıbbi etkileri bilinmesine karşın gerçek bal bulabilmek oldukça zordur. Ayrıca arıların beslenmesinde mısır nişastası temelli fruktoz kullanımı hem arılar hem de tüketiciler için risk teşkil etmektedir. Yüksek oranda fruktoz içermeleri sebebiyle bal şurubu etiketiyle satılan ürünler insan sağlığını olumsuz olarak etkilemektedir.
• Arı yemlerinin mısır nişastası temelli fruktoz ile hazırlanması, arıların metabolizmalarını olumsuz yönde etkilemekte ve arıların tükenmesine yol açmaktadır. Yem içerisinde bulunan fruktoz, özellikle ortam ısınması sonucu hem arılar hem de insanlar için zararlı olan HMF denilen bir kimyasalın oluşmasına yol açmaktadır.
Yukarıda yeralan metin haber ve bilgi amaçlı hazırlanmış olup, hekimin uygulayacağı teşhis ve tedavisinin yerine geçmez. Herhangi bir tedavi sürecine başlamadan önce mutlaka sağlık uzmanının görüş ve onayı alınmalıdır.
Merhabalar
Yıllardır kestane balını üreten kişiler olarak bizler kestane balının binbir hastalığa deva oluğunu deneyerek gördük.
herkese kesinlikle tavsiye ederiz.
Organik kestane balı ihtiyacı olan arkadaşlara yardımcı oluruz.
saygılarımızla
0536 368 30 67