Curcumin, Harvard College laboratuvar bilimcileri Vogel ve Pelletier tarafından zerdeçal rizomlarından ilk olarak yaklaşık iki yüzyıl önce keşfedilmiştitr. Tedavi amaçlı kullanımı 1748’e kadar kaydedilmiş olmakla birlikte insan hastalıklarında curcumin kullanımına atıf yapan ilk makale 1937’de Oppenheimer tarafından yayınlanmıştır. Son yıllarda yapılan klinik çalışmalarda çeşitli hastalıklara karşı zerdeçalın etkinliği araştırılmıştır. İn vitro deneyler, zerdeçalın etken maddesi curcuminin anti-enflamatuar, nöroprotektif, immünomodülatör, anti-proliferatif ve kemopreventif aktivite sergilediğini göstermektedir. 2014 yılında “Cancer Research and Treatment” de yayınlanan yazıda “Son 30 yılda yapılan çeşitli araştırmalar, Curcuminin nörodejeneratif, pulmoner, kardiyovasküler, metabolik, otoimmün ve malign hastalıklar gibi proinflamatuar kronik hastalıkların önlenmesinde ve tedavisinde önemli bir rol oynadığını göstermiştir” şeklinde ibare yer almıştır.
Curcuminoids, zerdeçalın yaklaşık olarak % 2–5’ini oluşturur ve üç biyoaktif analoğu içerir: kurkumin (curcumin I), demethoxycurcumin (curcumin II) ve bisdemethoxycurcumin (curcumin III). Zerdeçaldaki curcumin oranı, türüne, büyüme şartlarına ve hasat zamanlamasına göre farklılık gösterir ve bazı koşullarda bu miktar daha da az olabilir. Curcumin kullanımıyla ilgili en önemli sorunlardan biri, vücutta zayıf emilimi ve zayıf biyoyararlanımdır. Bu yüzden curcumin’in biyoyararlanımını geliştirmek amacıyla bazı maddeler test edilmiştir. Bunlar genellikle, biyoyararlanımını arttırmak için kurkuminin metabolik yolunu bloke etmek üzere geliştirilmiştir. Bunlardan biri karabiberin ana aktif bileşeni olan piperin’dir ve curcumin’in biyoyararlanımını 20 kat artırmıştır. Diğer formülasyonlar arasında curcumin nanopartiküller, fosfatidilkolin ile komplekslenmiş curcumin fitozomları, lipozomal kurkumin ve curcumin yapısal analogu gibi yöntemler bulunmaktadır.
• Karaciğer Sağlığı
Zerdeçal, toksinlerin, serbest radikallerin, alkol ve atık ürünlerin sebep olduğu hasara karşı karaciğeri korumaya yardımcı olur ve sağlıklı karaciğer detoksifikasyonunu destekler. Kurkuminin hepatoprotektif aktivitesinin moleküler mekanizması, farklı proinflamatuar ve profibrotik sitokinleri düzenleyen nükleer faktör (NF)‐κB’ye karşı antioksidan ve inhibitör etkisiyle ilişkilidir. Genel olarak bilimsel veriler, curcuminin karaciğer sorunlarının tedavisinde terapötik yeteneğe sahip olduğunu göstermektedir. “Indian Journal of Physiology and Pharmacology” Temmuz 2003 yılında bildirilen hayvan temelli bir çalışmada, karaciğer dokusuna zarar veren ve hepatite neden olan D-galaktozamin enjekte edildi. Farelerin bir kısmına 15 gün süresince zerdeçal özütü verilirken, diğer gruba verilmedi. Daha sonra karaciğer işlevini analiz etmek için kullanılan bir madde olan 99m Tc-Mebrofeni enjekte edildi. Deneyin sonucuna göre, zerdeçal ektresi verilmeyen fareler, 99mTc-Mebrofeni atılımında gecikme yaşarken, zerdeçal ektresi verilen fareler, yaklaşık olarak normal bir hızda 99mTc-Mebrofeni atılımını yaptılar. Bu çalışma, zerdeçal ektresinin detoksifikasyon kabiliyetini artırarak karaciğer fonksiyonunu geliştirebileceğini öne sürmektedir. “Basic and Clinical Pharmacology and Toxicology,”da Ocak 2006 sayısında bildirilen 8 hafta süren çalışmada, kurşun toksisitesi olan fareler gruplara ayrıldı. Birinci gruba zerdeçal verilirken, ikinci bir grup myrrh aldı, üçüncü bir grup ise hem zerdeçal ve hem myrrh aldı. Birinci grup, oksidatif streste anlamlı bir azalma ve glutatyon S-transferazda artış gösterdi. İkinci grup anlamlı glutatyon artışı gösterdi. Üçüncü grup ise glutatyonda en fazla artış ve oksidatif streste azalma gösterdi.
• Kronik Arsenik Zehirlenmesi
Kronik arsenik maruziyetine ve alkol zehirlenmesine karşı koruma sağlamıştır. Batı Bengal’den (Hindistan) bir saha çalışması, curcumin’in arsenik genotoksik etkilerine karşı potansiyelini test etti. Çalışmaya yeraltı su arsenisine maruz kalan 286 kişi katıldı. 143 kişi plasebo alırken diğer 143 kişi günde iki defa 500 mg’lık curcumin dozunu piperine (karabiberin önemli bir bileşeni) ile beraber kullandı. Üç aylık kurkumin uygulaması DNA hasarını azalttı ve ROS oluşumunu ve lipit peroksidasyonunu geciktirdi. Bunun yanısıra süperoksit dismutaz, katalaz, glutatyon peroksidaz ve glutatyon gibi anti-oksidanların düzeylerinde önemli bir artış sağladı. Çalışmanın yazarları, curcumin’in arsenik kaynaklı DNA hasarına karşı koruyucu etkisi olabileceği tesbitini yapmışlardır.
• Antikanser
Kanser hücreleri üzerine yapılan çeşitli laboratuvar deneyleri, kurkuminin antikanser özelliğe sahip olduğunu göstermiştir. Mide kanseri, meme kanseri, bağırsak kanseri ve cilt kanseri hücreleri üzerinde en iyi etkiye sahiptir. “National Cancer Institute” 1987 yılından itibaren chemoprevention etkisi için 1000’den fazla çeşitli potansiyel ajanı inceledi ve bunlar arasından 40’nı umut verici olarak klinik çalışmalara taşındı. Curcumin de, kanser chemoprevention için klinik araştırma altında olan maddelerden biridir. Kurkuminin antikanser aktivitesinin ilk klinik raporu cilt kanserli lezyonlarda % 1’lik curcumin merhem kullanan Kuttan ve meslektaşlarından geldi. Hastaların % 90’ında kokunun azalması görüldü ve hastaların % 10’u ağrı ve lezyon büyüklüğünde azalma tesbit edildi. South London’daki St George’s Hastanesinden profesör Angus Dalgleish “Curcumin güçlü bir anti-inflamatuar ajandır ve kronik inflamasyon tüm kanserlerin % 99’unun öncüsüdür” demiştir.
Curcumin, kronik inflamasyonu durdurmak ve onu destekleyen bir kimyasal sitokinin üretimini azaltmak için bir çok moleküler hedefe etki eder. Bir grup kolon kanseri hastaları 4 ay süresince curcumin aldığında , kandaki inflamatuar sitokin düzeyleri % 62’ye kadar düşmüştür. Sigara içicilerinin katıldığı bir çalışmada curcuminin kolorektal poliplerin öncüsü olan anormal kript odaklarının oluşumuna etkisi test edildi. 44 sigara kullanıcısına 30 gün süresince iki farklı dozda (2 veya 4 g / gün) curcumin verildi. 4 g / gün curcumin dozu anormal kript odaklarının oluşumunu önemli ölçüde azaltmıştır. Diğer bir çalışmada tanı sonrası ve ameliyattan önce kolorektal kanserli hastalara curcumin verildi. 10–30 gün süresince günde üç defa curcumin (360 mg) verildi. Kurkumin uygulaması serum TNF-α seviyesini azalttı, apoptotik hücrelerin sayısını arttırdı ve tümör dokusunda p53 ekspresyonunu arttırdı. Araştırmacılar, curcumin uygulamasının, kolorektal kanserli hastaların genel sağlığını, tümör hücrelerinde artmış p53 ekspresyonu mekanizması ile geliştirebileceği tesbitini yapmışlardır. Curcumin ayrıca diğer maddelerle birlikte kolorektal kanserin önlenmesi ve tedavisinde potansiyel etki göstermiştir. Bir çalışma, Ailesel adenomatöz polipozis’li hastalarda quercetin ve curcumin kombinasyonunun adenomları baskılayabileceğini değerlendirmiştir. Daha önce kolektomi uygulanan 5 hasta günde üç defa quercetin (20 mg) ve curcumin (480 mg) aldı. 6 aylık tedaviden sonra beş hastada poliplerin sayısı ve boyutu azalmıştır. Bir çalışmada, kolorektal kanser hastalarına 7 gün süresince üç farklı dozda (3.6, 1.8 ve 0.45 g / gün) curcumin kapsülleri verildi. 3.6 gr curcumin alan hastaların normal ve malign kolorektal dokularında curcumin iyileşmeleri sırasıyla 12.7 ± 5.7 ve 7.7 ± 1.8 nmol / g idi. Malign kolorektal dokularda M1G seviyeleri azaldı.
Araştırmalar, kurkuminin kansere yol açan DNA hasarının oranını azaltabildiğini göstermektedir. Klinik bir çalışmada, 7 gün süresince 3.6 g / gün curcumin verilen kolon kanseri hastaları bağırsak dokularında DNA hasarı % 58’lik bir düşüş göstermiştir. “Clinical Cancer Research“da bildirilen 2011 çalışmasına göre, insan tükürüğü üzerine yapılan bir çalışmada, kurkumin baş ve boyun kanserinin büyümesini sağlayan hücre sinyallerine müdahale etti.S igara kullananlar idrarda önemli oranda mutajen salgılarlar ve akciğer kanseri gelişme riski fazladır. Bir çalışmada zerdeçalın 16 sigara kullanıcısında anti-mutajenik etkileri araştırılmıştır. Zerdeçal 30 gün süresince 1.5 g / gün alındığında, sigara kullanlarda idrarda mutajenlerin atılımını önemli ölçüde azaltmıştır. Çalışmanın yazarları, diyet zerdeçalın sigara kullanıcılarında etkili bir anti-mutajen olarak işlev görebileceğini ve akciğer kanseri riskini azaltabileceği sonucuna varmışlardır.
• Ülser
Gastroprotektif ve antiulcerojenik aktiviteye sahip olan curcuminin yan etkisi olmadan gastrik hastalıkların tedavisinde terapötik ajan olduğu belgelenmiştir. Epidemiyolojik olarak, kurkuminin ülser gibi inflamatuar bozukluk riskini azaltabileceği düşünülmektedir. Bu özellik antioksidan ve anti-inflamatuar etkisine bağlanmaktadır. Hastaların % 80’inde gastrik ülser nonsteroidal antienflamatuar ilaçlar, % 10’u Helicobacter pylori ve % 8-10’u aşırı baharatlı ve fast food alışkanlığıyla ilişkilidir. Taylandlı bir faz II klinik çalışması, peptik ülseri olanlarda curcuminin etkinliğini araştırmıştır. Deneye 16-60 yaş aralığındaki 45 hasta katıldı. 25 hastaya endoskopi yapıldı ve ülserleri duodenal ampul ve gastrik bölgesinde tesbit edildi. Diğer 20 hastada ise ülser yoktu, fakat erozyon, gastrit ve dispepsi göründü. Her biri 300 mg olan 2 kapsül zerdeçal 4 hafta süresince günde 5 defa alındı. 4 haftalık kullanımdan sonraki sonuçlar, 12 kişide ülser olmadığını gösterdi; 8 hafta sonra, 18 kişide ülser yoktu; ve 12 hafta sonra, 19 kişide ülser bulunmadı. Diğerlerinde ise tedaviden sonra semptomatik rahatlama oluştu.
• Enflamatuar Barsak Hastalığı
Bir çalışmada Crohn hastalığı olan beş hastada ve ülseratif proktitli beş hastada curcuminin etkinliği araştırıldı. Ülseratif proktitli hastalara 1 ay süresince günde iki defa 550 mg curcumin ve bir ay süresince günde üç defa 550 mg uygulandı. Crohn hastalığı olan kişilerde, 1 ay boyunca günde üç kez 360 mg curcumin ve 2 ay boyunca günde dört kez 360 mg curcumin verildi . Proktitli hastaların tümünde semptomlarda ve inflamatuar indekslerde anlamlı azalma saptandı. Crohn hastalığı aktivite indeksinde ortalama 55 puanlık bir azalma oldu ve bu hastalarda eritrosit sedimentasyon hızı ve CRP’de azalma tesbit edildi. Diğer bir çalışmada, sessiz ülserli kolitli 89 hasta üzerinde curcuminin etkisi test edildi. 45 katılımcıya curcumin, kahvaltıdan sonra 1 g ve akşam yemeğinden sonra 1 gr, artı sulfasalazin ya da mesalamin verildi ve 44 katılımcıya ise 6 ay süresince plasebo artı sulfasalazine ya da mesalamin verildi. Nüks oranları, kurkumin verilen grupta % 4.65 ve plasebo grubunda ise % 20.51 idi .
“Clinical Gastroenterology and Hepatology“de 2015 yılında bildirilen çalışma, mesalamin ilacı alan hafif ila orta dereceli ülseratif kolitli hastalarda, curcuminin eklenmesi, bunların yarısının 4 hafta sonra remisyona kavuşmasına yardımcı olmuştur. Bir vaka çalışması, prednizonla beraber 500 mg / gün oral kurkumin kullanımının, 17 yıllık sol taraflı ülseratif kolit ve enteropatik artropati geçmişi olan 60 yaşındaki bir kadın hastada klinik ve endoskopik remisyonla ilgilidir. Hastaya daha önce uygulanan mesalamine ilaçları, sulfasalazin ve steroid lavmanları etkili olmamıştı. Azatioprin / 6-merkaptopurin ve anti-TNF tedavisini ise olası yan etkiler sebebiyle reddetmiştir. Hastaya günlük olarak 40 mg prednizona ve 500 mg curcumin verildi. Bir yıl süresince bu tedavi uygulandıktan sonra, artık steroid almıyor ve kendini iyi hissediyordu. Daha ileri klinik değerlendirmelerde klinik remisyonda kaldı. Bu vaka çalışmasına dayanarak, curcuminin kronik ülseratif kolitte uygun bir tedavi alternatifi ya da yardımcı tedavi olabileceği belirtilmiştir.
• İrritabl Bağırsak Sendromu
Bir pilot çalışmada, zerdeçal ekstresinin İrritabl bağırsak sendromu semptomları üzerindeki etkileri araştırıldı. 8 hafta boyunca 102 katılımcıya 72 mg zerdeçal ekstresi içeren bir tablet verildi ve 105 katılımcıya ise günde iki tablet verildi. İrritabl bağırsak sendromu prevalansı, bir tablet ve iki tablet grubunda sırasıyla % 53 ve % 60 oranında azaldı ve İrritabl bağırsak sendromu semptomlarında belirgin bir azalmayla ilişkiliydi. Klinik bir çalışmada, zerdeçal ve rezene içerikli tescilli bir ürünle tedavi (30 gün süresince günde iki defa 2 kapsül), irritabl bağırsak sendromlu insanlarda semptomları önemli ölçüde iyileştirmiştir.
• Artrit
Araştırmalar curcuminin eklemlerdeki iltihaplanmayı hafifletmeye yardımcı olabileceğini ve romatoid artrit ve osteoartrit hastaları için yararlı olduğunu göstermiştir. Curcuminin romatizmaya yönelik aktivitesini test eden kısa süreli bir çalışma, etkilerinin fenilbutazon ilacıyla karşılaştırılabilir olduğunu tesbit etmiştir. Bazı araştırmalar curcuminin sabah tutukluğu, yürüme süresi ve eklem şişmesi gibi romatoid artrit semptomlarını hafifletebileceğini göstermektedir. İtalyan bilim adamları tarafından yürütülen bir çalışma, özel bir curcumin formülasyonunun (fosfatidilkolin ile özel bir patentli curcumin kombinasyonu), osteoartrit için etkili olduğunu göstermiştir. Bir veya iki dizde X-ışını tanısı konmuş osteoartrit hastası olan 50 kişinin katıldığı. çalışmada, hastalar iki gruba ayrıldı: birinci gruptakilere, standart tıbbi tedavi uygulanırken, diğer gruptakiler ise standart tıbbi tedaviye ek olarak özel curcumin formülasyonunu eklediler. 3 aylık tedaviden sonra ağrı ve sertliklerde %58’lik bir azalma ve fiziksel işlevlerinde diğer gruba göre bir iyileşme tesbit edildi. Diğer bir skorlama yöntemi olan, Sosyal ve Duygusal İndeks puanlarında % 300 iyileşme görülmüştür. Kan testleri enflamasyon belirteci olan C-reaktif protein azalma göstermiştir. Curcumin kullanan hastalar, diğer gruba göre, steroidal olmayan antiinflamatuar ilaç kullanımını % 63 oranında azaltabildiler. Bu çalışma sonuçları, curcumin formülasyonunun osteoartritin standart NSAID tedavisinin klinik etkilerini geliştirdiğini ve ilaç kullanımını azaltığını göstermektedir.
• Diyabet
Curcumin vücut tarafından glikoz alımını uyarmaya yardımcı olur ve pankreatik dokularda insülin sekresyonunu uyarır. Ayrıca pankreatik hücre fonksiyonunu ve genel olarak insülin direncini azaltır. Curcumin, kan şekeri seviyelerinin azalmasına yardımcı olmanın yanı sıra hastalığın ne kadar kontrol altına alındığının bir göstergesi olan glikozile hemoglobin seviyelerini azaltmaya da yardımcı olur. Çin’de yapılan ve Eylül 2013’te “Molecular Nutrition and Food Research” dergisinde yayınlanan plasebo kontrollü bir çalışmada katılımcılar 12 hafta süresince günde 300 mg curcuminoid aldılar. Araştırmacılar, curcuminoidin açlık glukozu ve insülin direncini önemli ölçüde düşürdüğünü tesbit etmişlerdir. Tayland’daki araştırmacılar tarafından yapılan ve “Diabetes Care“‘in Kasım 2012 sayısında yayınlanan çalışmada prediyabetli 240 katılımcı 9 ay süresince curcumin kapsülleri ya da plasebo kapsülleri aldılar. Çalışmanın bitiminde, kurkumin kullananların hiçbirinde diyabet geliştirmezken, plasebo grubunda ise bu oran %16 olmuştur. Kurkumin, diyabetli kişilerde erken koroner kalp hastalığı ve ateroskleroz ile ilişkili trigliseritleri azaltmaya yardımcı olabilir. Penn State Üniversitesi araştırmacıları tarafından yapılan ve “Journal of Nutrition” rapor edilen bir çalışmada, yağlı bir öğünden önce alınan zerdeçal ve tarçının aşırı kilolu erkeklerde trigliserit seviyesini % 31 düşürdüğü saptanmıştır.
Yukarıda yeralan metin haber ve bilgi amaçlı hazırlanmış olup, hekimin uygulayacağı teşhis ve tedavisinin yerine geçmez. Herhangi bir tedavi sürecine başlamadan önce mutlaka sağlık uzmanının görüş ve onayı alınmalıdır.