Karnosin, beta-alanin ve L-histadin amino asitlerinin bir kombinasyonudur. Karnosin, sağlıklı kaslar, kalp, beyin, karaciğer, böbrekler ve diğer dokularda doğal olarak bulunur. Kaslar yaklaşık 20 umol / g kuru ağırlık ihtiva etmektedir. İnsanlarda, karnosin seviyeleri, yaşla birlikte düşüş gösterir. Kaslardaki karnosin konsantrasyonu, 10 yaştan 70 yaşa kadar % 63 oranında azalma kaydeder.
Karnosin, 20. Yüzyılın ilk başlarında Rus bilimadamı W. S. Gulewich tarafından keşfedilmiş ve yapısı tespit edilmiştir. 1953 yılında başka bir Rus bilim adamı olan S.E.Severin, karnosinin etkin bir biçimde, aktif kasların ürettiği laktik asiti tamponladığını,ve karnosin ilavesinin, kasların kasılma yeteneği (kontraktilite) ve dayanıklılığını büyük ölçüde yükselttiğini ortaya koymuştur. Deneysel kanıtlar, karnosinin oksidasyon ve glikasyonu inhibe etmenin yanı sıra; asitler, aldehitler ve ağır metalleri temizleyen, hücresel bir çöp toplayıcısı olduğunu göstermektedir.
Karnosin Faydaları ve Araştırmalar
Karnosin sadece güçlü bir antioksidan değildir; çalışmalardan biri, karnosinin hücresel kromozomları, oksidadif hasardan ciddi anlamda koruyan tek antioksidan olduğunu ortaya koymuştur. Karnosin, hidroksil radikali, süper oksit, tekli oksijen ve peroksil radikali gibi en zararlı serbest radikalleri etkin bir biçimde etkisiz kılar.
Karnosin, malondialdehit (MDA)’e karşı savunmada etkili bir antioksidandır. MDA, protein çapraz-bağlama ve gelişmiş glikasyon oluşumuna yol açar. Karnosin’in, MDA’nın, protein çapraz bağlanmasını indüklemesini engellediği görülmüştür.
Karnosin, sadece kaslarda antioksidan olarak iş görmekle kalmaz, aynı zamanda pH tamponu görevi üstlenir. Kas hücre zarlarını, idman zamanlarında görülen asidik durumlardaki oksidasyondan korur.
Karnosin, yoğun strese maruz bırakılmış farelerde, beyin lipid peroksidasyonunu % 85 oranında azaltmış ve beyinlerindeki süperoksit dismutaz (SOD) adlı koruyucu antioksidan aktivitesini ise, altı kat artırmıştır. Karnosin’in, yaşlanmaya başlamış hücreleri, genç hücrelerle aynı frekansta bölünmelerini sağlayarak, gençleştirdiği gözlemlenmiştir. Karnosin takviyesi yapılmış doku kültürlerinde, hücrelerin gençlik görüntülerini muhafaza ettikleri ve uzamış yaşam sürelerine sahip oldukları görülmüştür. Karnosin’in hücresel yaşamı uzatma yetisi, yaşlı hücrelerde bile geçerlidir. Bir çalışma, karnosin takviyesinden sonra, hücre yaşam sürelerinde %67’lik bir uzama saptamıştır.
1994 yılında, Prof. Steven Gallant, Robin Holliday tarafından yürütülen bir deneyle ilgilenmeye başlamıştır. Deneyde, yaşlanmış insan hücreleri kültürüne L-Karnosin takviyesi sonucunda hücreler gençleşmiş ve genç insan hücreleri ile eşleşmiştir. 1996 yılında, konularında dünya liderleri olan Prof. Steven Gallant ve Prof. Alexander Boldyrev çığır açan deneylerini başlatmış, L-Karnosin’in kalabalık fare grubunda yararlı etkiler gösterip göstermediğini araştırmışlardır. Çalışmada, yaşlanmaları hızlandırılmış farelerin yaşam süreleri ve yaşlanma göstergeleri üzerinde karnosinin etkisi araştırılmıştır. Farelerin yaşam süreleri tedaviye alınmayanlara oranla, ortalama %20 oranında uzamıştır. Karnison verilen farelerin 12 ayda gerçekleşen “olgun ve yaşlı” hale, verilmeyenlere oranla iki kat hızla ulaşıyordu.
Araştırmacılar aynı zamanda beyin yaşlanmasına bağlı olan biyokimyasal işaretleri de ölçtü. Karnosin verilen farelerin beyin hücre zarlarındaki toksik MDA (malondihaldehid) seviyeleri büyük ölçüde düşüş göstermişti. Gençlik dopamin metabolizmasını gösteren MA-B (monoamin oksidaz-B) aktivitesi %44 oranında azalmıştı. Yaşlanan insanlar çok fazla MAO-B üretirler ve durumun belirli beyin hücre hasarına katkıda bulunduğu düşünülmektedir.
Karnosin grubunda, glutamat’ın hücresel reseptörlere bağlanmasının neredeyse iki katına çıkması, karnosin ile beslenmiş farelerde daha normal reaktiviteyi açıklayabilir.
Sağlıklı kalp kası, (myokard) doğal olarak biraz karnosin içerir ama dışarıdan verilen karnosin takviyesi, kalp kasının gücü ve dayanıklılığını büyük ölçüde (%30’a kadar) yükseltir. Myokardiyal hücrelerinin kasılma yetmezliği, iskemik kalp hastalığında ölüm sebebidir. Geçenlerde yapılan farmakolojik bir çalışmada, karnosin’in, hipoksi; kalp hastalıklarında sıklıkla yazılan kalsiyum kanalı bloke edicisi olan verapamil gibi, miyokard kasılmasını arttırdığı görülmüştür, bu yüzden karnosin, miyokard yetmezliği (Gamez Navarro 2000, Zaloga ve arkadaşları 1997, Zaloga ve Sıddık 2004) tedavisinde, tamamen yeni ufuklar açar.
Laboratuarlarda, hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar, karnosin takviyesinin felç esnasında ve sonrasında, beyin hücrelerini, iskemi’ye (oksijen eksikliği) karşı koruduğunu göstermiştir. Bir çalışmada, farelerdeki deneysel iskemik yaralanma, % 67 ölüm oranı ile sonuçlanmıştır. Önceden karnosin ile tedavi edilen farelerde ise ölüm oranı % 30’du. (Stvolinsky ve arkadaşları. 2000) Benzer bir İngiliz çalışmada, iskemik atak sonrasında mortalite (Gallant ve diğ. 2000)% 55’den, % 17’ye düşmüştür. Giderek artan sayıdaki araştırmacılar, felç hastalığı ile ilgili ikincil korunma için, karnison’un yararlarını savunmaktadır (Suslina ve arkadaşları. 2000, Stvolinsky ve Dobrota 2000, Khaspekov ve arkadaşları 2002, Tabakman ve diğ. 2002)
Kemoterapi ilacı olan siklofosfamid’in, farelerin kemik iliği hücrelerinde neden olduğu genetik yapı hasarına karşı, karnison’un koruyucu etkileri “Cell Biochemistry and Function” ın Nisan sayısında açıklanmıştır. Bu çalışmada, farelere, birbirini takip eden beş gün boyunca, farklı dozlarda karnosin çözeltileri enjekte edildi. Tedavinin beşinci gününde, farelere, son derece zehirli bir kemoterapi ilacı olan siklofosfamit enjekte edilmiş ve sonrasında kan hücreleri ve kemik iliği muayenesi yapılmıştır. Karnosin’in normalde siklofosfamit tarafından indüklenen kan hücreleri hasarı ve kemik iliği toksisitesini önemli ölçüde azalttığı görülmüştür. Görünen o ki, karnosinin antioksidan kapasitesi kemoterapi ilaçları tarafından oluşturulmuş oksidatif stres ve genotoksisitesinin azaltmaktadır.
“Molecular Cancer” dergisinin Ocak 2010 sayısında yayınlanan bir çalışma, L-Karnison’un, tümör büyümesini bütünüyle engelleyemese de, mikroskopik bir tümör incelemesi, tedavi edilmiş farelerde, tedavi edilmeyenlere oranla, daha düşük mitoz oranını ortaya çıkarmış, bu da L-Karnison’un, kanser hücrelerinin proliferasyonunu engellediğini kanıtlamıştır.
Karnison önemli bir antioksidan olmasından daha ziyade, glikasyon sürecini bloke etmesi bakımından önemlidir. Şekerle proteinle birleştiğinde, ilerlemiş glikasyon son ürünü(AGEs) adı verilen hasar veren maddeler üretebilirler. Bu maddeler, bitişik proteinlerle etkileşime girerek fonksiyonlarda bozulma, serbest radikal oluşumu ve hızlanmış yaşlanmaya sebep olurlar. Karnosin, oldukça etkili bit glikasyon önleyicisidir.
Karnosin, diyabetik nöropati, böbrek hasarı ve katarakt gibi yaygın diyabetik komplikasyonlarının önlenmesinde yardımcı olabilir. “Biochemical and Biophysical Research Communications”ın Temmuz 1998 sayısında yayınlanan bir çalışma, karnosin’in, sekonder diyabetik komplikasyonlarına neden olarak gösterilen AGEs üretimine yol açan kimyasal süreçleri baskılaması yeteneğine sahip olduğunu ortaya koymuştur.
“Journal of Diabetes”da 2005 yılının Ağustos ayında yayınlanan araştırmaya göre, araştırmacılar, karnosinin ağızdan alımının, diyabetik nöropatide rol oynayan, fibronektin gibi proteinlerin büyümesini engellediğini bulmuşlardır.
Katarakt tedavisinde, N-asetilkarnosin, (NAC) yeni ve değerli bir çalışma olarak gösterilmektedir. Bu tedavi, Dr. Mark Babizhayev tarafından Moskova’da geliştirilmiştir. % 1 oranındaki NAC solüsyonu ( Bu göz damlası ürün ülkemizde bulunmamaktadır.) göze tatbik edilmektedir. Bu sistem, opaklaşma ve görme bozukluğunu üreten lens proteinlerindeki (glikasyon) çapraz bağlanmayı önleyerek ve tersine çalışmasına sebep olarak işler. Altı ay içinde, hastaların% 90’ının görmesi iyileşmişti. Hiçbir yan etki ya da görmede azalma ile karşılaşılmadı.
Beyin dokusu, doğal olarak yüksek düzeylerde karnosin içerir, bu da beynin özellikle savunmasız olduğu oksidatif, nitrosatif ve glisemik stresi azaltmaya muktedirdir. Oksidasyon ve glutasyon, enflamasyon üretir ve aynı zamanda, Alzheimer hastalığının proteini olan amiloid-beta da dahil olmak üzere, proteinlerin çapraz bağlanmasına katkıda bulunur. Karnosin bu çapraz bağlanmayı engeller, nöronal fonksiyonları normal düzeylerde tutar ve aynı zamanda, beynin belirli bölgelerinde bulunan metal iyonların yüksek konsantrasyonları yüzünden oluşan toksisiteyi en aza indirger.
Karnosin, ağır metallere bağlanarak, bakır ve çinko aracılı nörotoksisiteye karşı koruma sağlar. Anormal bakır-çinko metabolizması, Alzheimer hastalığı, felç, nöbetler ve nörolojik bileşenli bir çok başka hastalığı kapsar. Karnosin, beyin hücresi plak oluşumuna yol açan amiloid-beta çapraz bağlanmasını engelleyebilen potansiyel bir bakır-çinko şelat ajanıdır. Karnosin’in, beyin kan damarlarında sıralanan hücreleri amiloid beta hasarından, aynı zamanda lipit oksidasyon ve alkol metabolizmasının yan ürünlerinden koruduğu anlaşılmıştır.
Kansas City, University of Health Sciences’da, 2004 yılında yapılan bir laboratuar çalışması, L-Karnosin’in, Alzheimer hastalarındaki protein çapraz bağlanmaya karşı koruma sağladığını bulmuştur. Beta-amiloid plak oluşumu, hastalığın nedenlerinden biri olarak gösterilir.
Karnosin’in aktivitesine yakından göz atıldığında, kromozomların sonunda yer alan DNA zincirindeki, bir hücresel “saat” gibi işleyen telomerlerin üzerinde olağanüstü bir etkiye sahip olduğu görülür. Telomerler, yaşlanma sürecini büyük ölçüde kontrol ederler.
Telomerler, her hücresel replikasyon ile kısalırken, hücrenin geri kalan ömrü azalır. Telomer kısalması, oksidatif değişiklikler ve tam da Karnosin’in engel olabileceği diğer protein modifikasyonları tarafından indüklenebilirler. Bu nedenle Karnosin, telomer kısalmasını engelleyebilir ve bireysel dokularda yaşlanma etkilerini azaltabilir. Örneğin, karnosin, gözün lens kısmındaki telomer kısalma-kaynaklı kataraktı önleyebilir.
Telomer, kromozomların sonunda, tekrar eden DNA dizisidir, hücre bölünmesi ile aşamalı olarak kısalır ve normal insan somatik hücrelerin, replikatif potansiyelini sınırlar. Arteriosclerosis, Thrombosis, ve Vascular Biology gibi dergileri yayınlayan araştırmacılar, telomer kısalmasının kalp krizi ve erken ölüm risklerini tam anlamıyla öngörebildiğini açığa çıkarmışlardır. Şimdilerde, kişinin telomer uzunluğunu ortaya çıkarmak için yapılan basit bir kan testine bakarak hücresel aşınma ve yaşlanmayı incelemek mümkündür. Ayrıca, uygun besinleri ve kaloriyi içeren bir diyet izlemek ve olumsuz alışkanlıklardan uzak durmak suretiyle, dipeptit Karnosin’in gerçekte telomer uzamasını koruduğu görülmüştür.
Karnosin’in antioksidan aktivitesi, bu doğal kaynaklı besin kaynağının, telomer hasarına karşı koruyucu etki sağlayarak hücre bölünmesi esnasında telomer kısalması oranını azaltmasına ve etkin bir biçimde yaşlanma sürecini yavaşlatmasına neden olur.
University of South Florida College of Medicine’da, 2005 yılında yapılan bir çalışma, L-Karnosin’in vücudun kendi kök hücreleri üretimini arttırdığını kanıtlamıştır. Kök hücreleri, vücudun en temel yapı taşlarıdır, bu hücreler, vücutta en fazla gereksininm duyulan noktalara erişerek, o uzuvlara dönüşebilirler.
Laboratuar çalışmaları, karnosin’in bölünmüş hücrelerin yaşam döngüsünün sonuna erişmiş hücrelerde gençleşmeyi sağlayabildiğine, normal görünüşü koruduğuna ve hücresel yaşam sürecini uzatabildiğine işaret etmektedir.
Bilim adamları, geç geçiş fibroblastları (bir cins cilt hücresi) karnosin içeren bir kültüre transfer ettiklerinde, yenilenmiş bir görüntü ve gelişmiş bölünme kapasitesi ile karşılaştılar.
Karnosin ortamı, yaşlı hücrelerde bile yaşam ömrünü uzatmaktadır. Karnosin ortamına konmuş hücre, 126 ve 139 güne sahip kontrol hücrelere oranla 413 gün daha fazla yaşamıştır. Bu çalışma, Karnosin’in hücre yaşam süresini % 67 gibi dikkat çekici bir oranla yükselttiğini ortaya koymuştur.
Karnosin takviyeleri, genellikle 100-500 mg. formunda mevcuttur. Tedavilerinde, Karnosin’i Dünya’da ilk olarak uygulayan Dr. Marios Kyriazis, hastalarına günlük 50-200 mg. doz önermektedir. (Carnosine and Other Elixirs of Youth – Karnosin ve Gençliğin Diğer İksirleri) adlı kitabında, Rus doktorların kanser hastaları tedavilerinde günde 1000-3000 mg. doz uyguladığından söz etmiştir.
Yukarıda yeralan metin haber ve bilgi amaçlı hazırlanmış olup, hekimin uygulayacağı teşhis ve tedavisinin yerine geçmez. Herhangi bir tedavi sürecine başlamadan önce mutlaka sağlık uzmanının görüş ve onayı alınmalıdır.
Ürünü nasıl temin edebilirim ve fiyat bilgisi lütfen
Carnosine, artık Türkiye pazarında.
Rejeneratif Tıp Ürünü olarak, fototerapi yöntemiyle çalışan Karnosin, Türkiye pazarında. Vücudunuza hiçbir etken madde vermeden ve hiçbir doktora ihtiyaç duymadan Karnosin ürününü güvenli bir şekilde kullanabileceksiniz. Ürünler “Çift kör nokta plasebo klinik çalışma raporlarına” sahip.
hollistic heal sitesinde satılıyor. Amerikan sitesidir. Otizme çözüm var kitabının yazarı Prof. Dr. Ahmet Aydın ve Cem kınacı otizme ait ilaçları hastalarına bu siteden almalarını öneriyor. Uzunca bir süre güvenle alışveriş yaptım.
Eskiden yuttışından rahatlıkla getirilebiliyordu. Bizim çok bilmiş doktorlarımız yasaklattı. Sadece reçete yazdırırsak yurdışından getirebiliyoruz. Reçeteyi de hiçbir doktor yazmıyor.
Herhangi bir yan etkileri varmı? Ayrıca nasıl temin edebirim.
karnosin i nasıl temin edebilirim