Cildin pigment hücrelerinin, melanositlerin belirli alanlarda yok olduğu bir hastalık olan vitiligo vücudun herhangi bir bölgesinde beyaz lekeler şeklinde kendini gösterir. Bağışıklık sisteminin yanlış programlanarak vücuttaki bazı hücrelere saldırması ve tahrip etmesinden doğan bir otoimmün durum olduğu düşünülse de, vitiligonun kesin sebebi bilinmemektedir. Vitiligoya yönelik herkes için etkili olan tek bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır.
• Vitamin Tedavisi
Ön kanıtlara göre B12 vitamini ve folik asit (B9 vitamini) vitiligo semptomlarında iyileşme sağlayabilir. 1992’de Birmingham Tıp Merkezi’nde gerçekleştirilen ve 15 vitiligo hastayı kapsayan çalışmada, hastaların 11’inde serumda normalden daha düşük folik asit düzeyleri saptanmıştır. B12 vitamin düzeyleri de hastaların üçte birinde normalden daha düşüktü. 8 hastaya uzun süreli folik asit ve C vitamini verildi. Ayrıca B12 vitamini parenteral tedavisi de uygulandı. Vitamin tedavilerinden sonra 8 hasta belirgin repigmentasyon gösterdi. Bu düzelme 3 ay sonra belirginleşti, fakat tam repigmentasyon bir ila iki yıllık devamlı takviye gerektirdi. Bazı çalışmalar, folik asit (ve bir miktar UV maruziyeti) ile kombine edildiğinde, B12 vitamininin vitiligo yönelik daha iyi çalıştığını göstermiştir.
“Clinical and Experimental Dermatology“, adlı dergide Ocak 2012’de bildirilen bir çalışma B12 vitamini, homosistein seviyeleri ve vitiligo depigmentasyonu arasındaki bağlantıyı araştırmıştır. Bu çalışma, vitiligolu kişilerin daha yüksek homosistein seviyelerine ve daha düşük B12 vitamini ve folik düzeylerine sahip olduğunu gösteren diğer benzer çalışmaların sonuçlarını doğrulamıştır. Araştırmacılar düşük B12 vitamin ve yüksek homosistein seviyelerinin vitiligo için risk faktörü olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyorlar.
• PABA
B-kompleks vitaminlerinde yaygın olarak bulunan bir bileşik olan PABA (para-aminobenzoic acid) vitiligo için yararlı olabilir. PABA, bazı insanlar tarafından B vitamini kompleksinin bir üyesi olarak kabul edilir, fakat etkisi diğer B vitaminlerinden oldukça farklıdır. PABA’nın enjekte edilebilir bir formu ve bireysel gereksinimlere göre uyarlanmış çeşitli hormonlarla beraber günde üç ya da dört kez 100 mg PABA’nın kullanımı birçok durumda vitiligodan etkilenen bölgelerin repigmentasyonuyla sonuçlandı.
• Phenylalanine
Esansiyel bir amino asit olan L-Fenilalanin, katekolaminlere ya da kutanöz pigment melanine dönüştürülen tirozin için doğal öncüdür. UVA maruziyeti ile kombinasyon halinde L-fenilalaninin oral kullanımı ya da UVA maruziyeti ile beraber cilde L-fenilalanin uygulanması vitiligo tedavisinde etkili gibi görünmektedir. L-Fenilalanin hem ağız yoluyla hem de topikal olarak uygulanabilir ve UV’ye maruz kalma ile kombine edildiğinde daha olumlu sonuçlar sağlar. UVA maruziyeti ile kombine fenilalaninin (50 – 100 mg / kg vücut ağırlığı) oral kullanımı vitiligo için iyi bilinen bir tedavidir ve repigmentasyon oranı bakımından oldukça başarılı sonuçlar verir. Çeşitli çalışmalar, L-fenilalanin’nin UVA tedavisinin sağladığı repigmentasyon derecesini arttırdığını göstermiştir.
International Journal of Dermatology’de yayınlanan 1989 tarihli bir çalışmada vitiligosu olan 21 kişi iki gruba ayrıldı: 11 katılımcı 100 mg / kg vücut ağırlığına göre oral L-fenilalanin ve UVA maruziyeti ile tedavi edildi. Diğer 10 katılımcı, 100 mg / kg vücut ağırlığına göre oral L-fenilalanin ve UVA maruziyetiyle tedavi edildi ve ayrıca ikinci gruptakilere, vitiliginöz bölgelere % 10 L-fenilalanin içeren bir krem uygulandı. En iyi sonuçlar ikinci grupta görüldü. Bir grup İspanyol hekim, altı yıllık bir dönem boyunca L-fenilalanin kullanma deneyimlerini bildirdiler. Vitiligosu olan 171 hastadan bazıları üç yıla kadar L-fenilalanin kullandı ve her yıl nisan ve ekim ayları arasında, cildini güneşe 30 dakika maruz bırakmadan önce % 10’luk bir L-fenilalanin jeli uyguladılar. Hastaların % 83’ünde bazı olumlu gelişmeler görülmüş ve sonuçlar % 57 oranında iyi bulunmuştur.
Diğer bir çalışmada vitiligo tedavisi için fenilalanin, asetil sistein ve Cucumis melo ektresi içeren bir kombinasyon ürünüyle ultraviyole B ışık tedavisi ile birleştirildi ve yaklaşık % 74 oranında tatmin edici bir repigmentasyon oranı sağlandı. 2002’de İspanya’daki Venereologia Hastanesi Universitario Virgen Macarena Avda’dan Dermatoloji Bölümü, 70 hasta üzerinde ışık tedavisi ve % 0,025 klobetazol propionat ile beraber oral ve topikal L-fenilalaninin vitiligoya yönelik etkinliğini araştırdı. Katılımcılara günde bir defa, 100 mg L-fenilalanin verildi ve topikal jel uygulandı. Daha sonra güneş ışığına ya da UVA lambalarına maruz bırakıldı ve geceleri klobetazol propiyonat verildi.Bu hastalarla 4 yıllık süresince çalışıldı ve %90’ı iyileşme gösterdi.
• Ginkgo Biloba
Bazı çalışmalar ginkgo biloba ekstresinin cildin daha fazla depigmentasyonunu durdurabildiğini ve geniş repigmentasyonu teşvik ettiğini göstermiştir. Ginkgo biloba’nın vitiligoya yönelik etki mekanizması tam olarak bilinmemektedir, fakat antioksidan, anti-enflamatuar ve immüno-modülatör etkileriyle ilişkili görünmektedir. “Asian Journal of Pharmaceutical and Clinical Research” adlı dergide yayınlanan bir araştırma yazısında, ginkgo ektresinin, vitiligolu hastalar için bir tedavi seçeneği olduğu belirtilmiştir. “BMC Dermatology” adlı dergide bildirilen 2008 tarihli bir çalışmada, foto-hassaslaştırıcı ajanlar, geleneksel Çin tıbbı ürünleri, bitki özleri ve vitaminler de dahil olmak üzere vitiligoya yönelik birçok tedavi araştırılmıştır. Bunlar arasında, gingko ektresi ve fototerapi ile beraber L-fenilalanin en güçlü yeniden pigmentleme özelliklerini göstermiştir.
• Picrorhiza Kurroa
Himalaya dağlarında yetişen bir bitki olan Picrorhiza kurroa karaciğer ve cilt sağlığı için ayurvedik tıpta geleneksel olarak kullanılmıştır. Picrorhiza’nın anti-inflamatuar etkisi, inflamasyonu başlatan ve melanosit işlevini bozan sitokinlerin salınmasını durdurur. Bitkinin çok yönlü özellikleri, melanositlerin tahrip edilmesini, toksinleri dışarı atmasını ve cilt sağlığını canlandırmasını potansiyel olarak engeller. Bir ön çalışmada, picrorhiza, methokssalen (ilaç) ve güneşe maruz kalma ile birlikte, tek başına metoksalen ve güneşe maruz kalma kullanımı ile kıyaslandığında vitiligo hastalarında iyileşmeyi hızlandırdığı tesbit edilmiştir.
• Khella
Aynı zamanda Ammi visnaga olarak da bilinen khella bitkisi Orta Doğu’ya ve Kuzey Afrika’nın Akdeniz bölgesine özgü bir aromatik çalıdır. En önemlisi kellin ve visnagin olan kumarinleri ve furokoumarinleri içerir. Khella’nın, vitiligo tedavisinde etkili olmasının sebebi Psoralen’lere benzeyen bazı aktif bileşikler içermesidir. Melankositleri daha fazla pigment salgılayacak biçimde uyararak, vitiligo yamalarının ilerlemesini durdurabilir ve vitiligo noktalarındaki renk iyileşmesine yardımcı olabilir. UVA fototerapi ile birlikte kullanıldığında daha iyi sonuç vermektedir. Klinik çalışmalarda oral ve topikal kellin olumlu sonuçlar vermiştir ve kültürlenmiş insan hücrelerinde bir etki mekanizması üzerinde çalışılmıştır. Oral ya da topikal kellin ve UVA tedavisiyle yapılan deneyler, standart psoralen artı UVA (PUVA) tedavisiyle kıyaslanabilir başarı oranı göstermiştir. Khellin-UVA kombinasyonu ile topikal tedavi, daha fazla süreyi gerektirmekle beraber, daha az yan etkiler göstermiştir.
• Polypodium Leucotomos
Calaguala olarak da adlandırılan Polypodium leucotomos antioksidan ve fotokoruyucu özellikleri ile bilinen özleri, çeşitli cilt hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Son yıllarda, fototerapi ile tedavi edilen vitiligo hastaları için Polipodium leucotomos, adjuvan tedavi olarak kullanılmıştır. Bir çalışmada, PUVA tedavisinin ve oral Polypodium leucotomos’un, tek başına fotokemoterapiden daha fazla bir repigmentasyona neden olduğu görülmüştür.
• Alfa Lipoik Asit
Alfa lipoik asit, önemli antioksidan etkilere sahip bir organosülfür bileşiğidir. Antioksidan etkileri sebebiyle, melanositlerin serbest radikaller tarafından yok edilmesini önlemek için, vitiligo tedavisinde önerilmiştir. Daha konvensiyonel tedavilere bağlı olarak genellikle adjuvan tedavi olarak kullanılır. Yeni bulgular, vitiligolu kişilerde kutanöz repigmentasyonun hızlanması açısından etkinliğini göstermektedir. Klinik bir deneyde, iki ay önce antioksidan desteği alımı ve 6 ay süresince darband ultraviyole B ışığı ile yapılan uygulama ultraviyole ışık tedavisinin etkinliğinde artış sağlamıştır. Antioksidan desteği olarak günlük 100 mg alfa-lipoik asit, 100 mg sistein, 100 mg C vitamini ve 40 IU E vitamini kullanılmıştır.
• Bairesi Kompleksi Reçetesi
Bairesi kompleksi reçetesi Uygur tıbbında en fazla kullanılan vitiligo tedavisinden biridir. Formül beş bitkinin sıcak su ekstresinden oluşur. Bu bitkiler Psoralea corylifolia, Vernonia anthelmintic, Plumbago zeylanica, Brassica juncea, Nigella glandulifera’dır. Psoralen, vitiligo için psoralen artı ultraviyole ışık tedavisi (PUVA) tedavilerinde kullanılan Psoralea corylifolia tohumlarında bulunan ışığa duyarlı bir bileşiktir. Uygur tıbbı, 2500 yıllık geçmişi olan geleneksel Çin tıbbının bir parçasıdır. 450’den fazla bitkisel ilaç kliniklerde sıklıkla kullanılmaktadır. Bairesi kompleksi reçetesi vitiligo için Uygur kliniğinde kullanılan aktif reçetelerden biridir. Bitkilerin etkinliği in vivo ve in vitro olarak araştırılmıştır. Her iki çalışmada da, melanogenez stimülasyonunun sonucu olarak iyi bir repigmentasyon saptanmıştır.
• Melagenina
İnsan plasentasının bir alkol ekstraktı olan Melagenina vitiligo hastalarının topikal tedavisi için kullanılır ve vitiligolu hastaların tedavisinde etkili olduğu gösterilmiştir. Etki mekanizması tam olarak bilinmemekle birlikte yeni araştırmalar melanoblast ve melanosit proliferasyonunu ve melanogenezini uyardığını ileri sürmektedir. Daha sonra yeni bir melagenin formülasyonu (Melagenina plus) üretilmiştir. Repigmentasyonu uyarmada etkili görünen Melagenina plus daha önceki Melagenina tedavisinden farklı olarak günde yalnızca bir defa uygulanır ve güneşe maruz kalma gerektirmez.
Yukarıda yeralan metin haber ve bilgi amaçlı hazırlanmış olup, hekimin uygulayacağı teşhis ve tedavisinin yerine geçmez. Herhangi bir tedavi sürecine başlamadan önce mutlaka sağlık uzmanının görüş ve onayı alınmalıdır.