Coley Toksinleri ve Karışık Bakteri Aşısı

Coley toksinleri, bağışıklık sistemini canlandırarak, var olan malign hücrelerle daha iyi savaşabilmesi ve iyileşmeyi geliştirmesi üzerine tasarlanmıştır.

Dr William Coley ve Çalışmaları

1890’larda, Yale University ve Harvard Medical School’u yeni bitirmiş genç bir cerrah, etkileyici bir keşfe imza attı. Çaresizce kemik kanserine tedavi ararken; bu güne kadar hastalığın ilerlemiş safhasında tedavi olmuş hasta olup olmadığını görmek için, New York Hospital kayıtlarını gözden geçiriyordu. İlerlemiş sarkoma hastası bir adamın, hastanede erizipel denen bulaşıcı bir deri hastalığına yakalandığını gördü. Adam erizipel’den kurtulmakla kalmamış, kanseri de “kendiliğinden” gerilemişti. Belki birçok doktor, bununla ilgilenmez ve bir sonraki vakaya geçer. Oysa, William Coley sıradan bir doktor değildi.

Bu olay Coley’in yaşamını değiştirdi. 1891 yılında, hastalarını erizipel’e neden olan organizma ile tedavi etmeye başladı. Streptokok piyojenler… İlk hastası şiddetli bir ateş nöbeti geçirmişti; ama sonra bir “mucize“ oldu: bademcik ve boynundaki tümörler bütünüyle kayboldu, sadece bir yara izi kalmıştı! Coley tedaviye başladığında sadece sıvıları yutabilen ve fısıldayarak konuşan bu adam bütünüyle iyileşmişti. (On yıl sonra kanseri bütünüyle iyileşmişti.) Coley, dokuz hastasını daha canlı erizipel mikroplarıyla aşıladı ve gördü ki, Dr. Busch gibi, Almanya’daki doktorlar, onun keşfinden bağımsız olarak aynı yöntemi uyguluyorlardı. 1893 yılında ilk sonuçları rapor etti ve yöntemiyle ilgili ilk makalesini yayınladı. İlerlemiş 17 kanser vakasından, 4 tanesi kalıcı olarak iyileşmiş, 10 tanesi ilerleme kaydetmiş, 3 tanesi de tepki vermemişti.

Coley Toksinlerinde yaşanılan reaksiyonlar, hastaların tolere etmeleri bakımından çok da kolay değildir. Toksinler direkt olarak tümöre ya da kan dolaşımına vücut sabit bir ateş derecesine ulaşıncaya kadar yükselen dozlarla zerk edilir. Enjeksiyon sırasındaki bir saat içinde, hasta 10-15 dakika süren üşüme-titreme nöbetine, sonra da 39-40 derece ateş nöbetine girer. Ateş genellikle 3-12 saat sürer.

1917’de, Dr. Coley 1000 vaka içinden 6 ölüm raporu vermişti. Bazı ölümler damar tıkanıklığı yüzündendi. Bir başka ölüm nedeni, direkt olarak damar içine yüksek bir başlangıç dozu verilmiş olmasıydı. Aslında önce hastanın duyarlılık testi yapılmış olsa idi bu durum ölüm nedeni olmaktan çıkardı.

Bir diğer nadir ana ciddi yan etkilerden biri, eğer tümör büyük bir kan damarının yanındaysa, aşırı bir kanamaya sebep olabilirdi: tedavi, bu koşul altındaki tümörün nekrozu, iki hastanın ölümüne sebep oldu. Coley, fatal nefrit geliştirmiş 3 vaka rapor etmişti. Tedavi ile ilişkili olabilirdi ve 4. ölüm de tedaviden 6 yıl sonra gerçekleşmişti.

Dr. Coley bazı hastaların canlı bakteri kullanımı ile kanserlerinin  gerilediğine şahit oluyor, diğerleri ise ölüyordu. Tedavi altında olan hastaların risk altında olmalarına ek olarak, canlı bakteri kullanmak, diğer hastalar ve personel için de tehlikeliydi. Bu yüzden Dr. Coley, ölü bakteri yan ürünlerini kullanma fikrini tasarladı. “Karışıma”, Serratia marcescens adlı non patojenik organizma ekleyerek, hastalarını bu karışım ile tedavi etmeye başladı.

Yıllar içinde, Coley, en iyi tıp dergilerinde onlarca makale yayınladı. Bu makaleler, ilerlemiş kanser vakalarına karışık bakteri aşılaması başarılarını (bazen de başarısızlığını) kayıt altına alıyordu. Sarkoma vakalarında, %41 tam başarıdan söz ediyordu. Diğer kanser türlerinde de şaşırtıcı gerilemeler söz konusuydu.

Dünya, çarçabuk bu karışımı, “Coley Toksinleri” olarak adlandırdı; sonuçta, bakterinin toksik yan ürünlerini, bakterinin kendisi olmadan temsil ediliyorlardı. Ancak, “toksin” sözcüğü talihsiz bir seçimdi. (tedavi için daha kabul edilebilir isim “karışık bakteri aşısı”ydı) Bakteri bile bile ateş ve halsizlik gibi yan etkilere sebep oldu. Ama bunlar, radyasyon ya da kemoterapinin toksik olduğu manada toksik değildi. Bağışıklık sistemini yıkıma uğratmıyor ama, bazen tümörün küçülmesi ya da yok olması gibi sonuçlar taşıyan titiz bir matkap gibi çalışıyordu.

Coley, 1936’da öldü. Kızı Helen Coley Nauts, babasının işlerini korumak ve geliştirmek için Cancer Research Institute of New York’u kurdu. 1939’den beri Coley’in kızı olan Helen Coley Nauts, seksenli yaşlarının sonlarında olmasına rağmen, babasının çalışma sonuçlarını belgeliyor ve anlamlarını genişletiyordu. Helen Coley Nauts, 896 onaylanmış vakanın detay ve sonuçlarını analiz etmiştir. Bunların içinden 428 vaka, tedaviden 5 yıl sonrasında da iyi olarak gözükmektedir. Genel anlamdaki 5 yıllık kurtulma oranı, ameliyat edilebilir vakalarda %51 ve ameliyat olamayan vakalarda ise %46’dır. Bu karşılaştırmalar günümüzde de her hangi bir tedavi adına geçerlidir. 5 yıllık kurtulma süresi “tedavi”nin geleneksel tanımıdır.

Uzun yıllar boyunca, Coley Toksinleri, Parke-Davis Co tarafından üretilmiş ve American Medical Association (AMA) tarafından kabul edilmiştir. Yirminci yüzyılın ilk yarısında, birkaç değişik ilaç firması tarafından Coley toksinlerinin farklı formülleri oluşturuldu. 1950’lerin başına dek; kanser tedavisinin farklı türlerinin yaygın anlamda kullanılmasına dek, değişik türlerdeki kanser hastalarını tedavi ettiler. Ancak, yeni ve sıkı değişiklikleri kabul eden Gıda ve İlaç yasasından sonra, FDA, Coley’in tedavilerini reddetmiş, ve “yeni ilaç” anlamında yasaklamıştı. O zamanlar, bu “yeni ilaç” yaklaşık 75 yaşındaydı.

Etki Mekanizması

Coley toksinlerini kanser tedavisi olarak kullanmak, ölü bakteri kültürlerini (Streptokoko piyojenler ve Serratia marcescesler) doğrudan tümör içi ya da kan dolaşımına enjekte etmekten geçmektedir.  Coley toksinlerinin biyolojik olarak aktif içeriklerinden biri, hipertermiye (yüksek ateş) sebep olan lipopolisakkaritler’dir (LPS). Bu saflaştırılmış LPS ateşi 3-4 saat sürdürerek lenfosit aktivitesini geliştirir ve tümör nekroz faktörünü (TNF) yükseltir.

Bazı immünologlar, Coley Toksinlerinin, bağışıklık sistemini aktive ederek kanser hücrelerini öldüren IL-12 üretimini canlandırdığına inanmaktadırlar. Rapor edilmiş anti-tümör mekanizmaları; interferon indüksiyonu doğal öldürücü hücre aktivitesi büyümesi, lenfoid dokuların uyarılması, makrofaj aktivasyonu, tümör nekrozuna sebep olan serum faktörlerinin indüksiyonu ve yükselmiş IL-12 salınımı dır.

Tedavinin savunucuları, toksinlerin, kanserli hastaların bağışıklık sistemini canlandırdığını, ve hastalıkla savaşmaya yardımcı olduğunu iddia etmekteler. Taraftarların bazıları, tümör hücrelerinin, ısıya normal hücrelerden daha duyarlı olduklarını, toksinlerin sebep olduğu yüksek ateşin, vücudun kanseri dışlamasına yardım ettiğine inanmaktadırlar. Coley karışımı, yükselen günlük dozlarla; vücut ateşi sabit bir duruma ulaşana dek, doğrudan tümör içine ya da kan dolaşımına enjekte edilmektedir. Tedavi bazen birkaç ay sürebilir.

Coley toksinleri, erizipel streptokokos vs serratia marcescenleri ölü aşısıdır. Toksinler, tümörün; iğnenin ulaşabildiği yerine direkt olarak enjekte edilir. Eğer bu mümkün değilse, damar içi ya da adele içi zerk edilir. (damar içi daha etkilidir). Enjeksiyonu müteakiben – üşüme ve 3 saat ya da daha fazla süren bir ateş dönemi görülür. Genelde, yüksek ateş, kanserin daha çabuk iyileşmesi anlamına gelir. Ancak ilk başlarda, daha dozaj ile ilgili fazla bilgi yokken doz aşımı sebebiyle 3 ölüm vakası görülmüştür. Bunu üzerine, doğru dozaj anlayışı oluşmuş ve bir çok kanser hastası sorunsuzca iyileşmiştir.

Eğer normal olarak hastanın ağrısı varsa, ağrı enjeksiyondan 48 saat gibi kısa bir süre sonrasında sona erecektir. Ağrısı olan hastalar, yüksek doz ve yüksek reaksiyonlara itiraz etmemişlerdir. Ağrısı olmayan hastalar, bazen dozların yüksekliğinden ve reaksiyonlardan yakınmışlardır.

Almanya’da, bazı doktorlar, hastaları üzerinde Coley toksinlerini kullanmaktadır. Bunu legal olarak yapabilmektedirler; çünkü Almanya’da, bazen onaylanmamış ilaçları bulmak da mümkündür. Doktorlar özel laboratuarlarda, toksinleri özel olarak üretip kullanabilirler. Almanya’da, karışık bakteri aşısı, lisanslı tıp doktorları tarafından kullanılabilir, çünkü orada “Therapiefreiheit ” (Tedavi Özgürlüğü) vardır; Doktorun tıbbi bilgisinin ışığı altında, uygun bulduğu tedavi şeklini uygulama yasal hakkı. Örneğin, Dr Josef Issels, 20. yüzyılın ikinci yarısında, kanser hastaları üzerinde karışık bakteri aşısı dahil bir çok tedavi yöntemi uygulamıştır.

American Cancer Society’s Guide to Complementary Alternative Cancer Methods’a göre; “Bilimsel kanıtlar, karışık bakteri aşısı, var olan tedavi yaklaşımı ile kombine kullanıldığında, kanser tedavisinde terapik bir role sahiptir. “

Gottingen, Almanya’da, 1991’de K.F. Kolmel ve arkadaşları Coley Toksinleri ile ilerlemiş melanoma tedavisinde, olumlu sonuçlar raporu  vermişlerdir.

Gelişmiş nodüler lenfoma üzerindeki üçüncü klinik deneyde 26 hasta, kemoterapi öncesinde Coley Toksinlerine tabi tutuldu. Sadece kemoterapi görenlerin verdiği vevap %44; Coley Toksinleri grubunun verdiği yanıt ise; %85’di.

Çeşitli kanserlere sahip 139 hastanın, 54 tanesi (%39), bu 10 yıllık klinik seri çalışmasının sonunda hala yaşıyordu. 7 vakada, aşının doğrudan tümöre zerk edilmesiyle tümör küçülmesi görülmüştü. Pennsylvania Temple University’nde,1980’lerde, karışık bakteri aşısı sarkomalı fareler üzerinde test edildi. Kontrol farelerinde gerileme görülmezken, karışık toksinlerle tedavi edilen farelerdeki belirli preparatlarda  %100 gerileme görüldü.

Çeşitli kanserlere sahip 93 hastanın klinik serisinde 50 hastanın (%54) subjektikf ya da objektif iyileşme görülmüştü.

Testis kanseri hastalarını konu alan geriye dönük bir inceleme, ameliyat ve toksinler ile tedavi edilmiş 15 hastanın 13’ü (%87) ortalama takip süresi olan 14 yıl sonra hala yaşıyordu, bir yıldan kısa bir sürede sadece 2 ölüm olmuştu. Ameliyat+radyasyon+toksinlerle tedavi edilen 5 hastanın da 4’ü 37-43 yıl olan takip süresinde hala hayattaydı. Sadece bir ölüm, bir yıl üç ay sonra gerçekleşmişti.

Osteojenik sarkoması olan 165 hastanın 45 tanesi, 31 yıllık ortalama ile, 4’den 57 yıla kadar kurtulmuştu.

Dev kemik hücre tümörü olan 57 hastanın 47 (%82) tanesi, dört ve daha fazla yıl yaşadı, 7 tanesi daha önceden radyasyon görmüştü, 11 tanesi de toksinleri müteakiben radyasyon görmüştü.

Multipl miyelomu olan ve karışık bakteri aşısı ile tedavi olmuş 12 hastanın 10 tanesi ameliyat/radyasyon görmüştü. Bu on hasta, 3.5 yıl ortalama ile 5 aydan 10 yıla kadar yaşam süresine sahip oldular. Radyasyon görmemiş iki hastanın her biri 5 yıl kazanmışlardı.

Ameliyat edilemeyen rahim sarkoması olan 10 hastanın 8 tanesi tam yanıt verdi, 3 tanesi bir ve bir buçuk 4 ve 6 yıl takip kaybetti,  diğer 7 hasta da 18 yıl hayatta kaldı.

10 yıllık sağkalım oranlarını karşılaştırabilmek için, 1999 yılında araştırmacılar, karışık bakteri aşısı hastalarının geçmişlerini, National Cancer Institute’s Surveillance Epidemiology End Result veri tabanındaki uyumlu konrtoller ile karşılaştırdılar. Çalışma, Coley toksinleri hastalarının 10 yıllık sağkalım oranları, modern tedavi görmüş böbrek kanserli hastalardan,(%33’e %23) rahim kanseri hastalarından (%55’e %29) ve sarkoma hastalarından (%50’ye %38) daha yüksekti.

---------

Yukarıda yeralan metin haber ve bilgi amaçlı hazırlanmış olup, hekimin uygulayacağı teşhis ve tedavisinin yerine geçmez. Herhangi bir tedavi sürecine başlamadan önce mutlaka sağlık uzmanının görüş ve onayı alınmalıdır.

Share on:

“Coley Toksinleri ve Karışık Bakteri Aşısı” üzerine bir yorum

  1. Hipokrat’ın kemiklerini sızlatacak bir vaka ..
    Değerli olan insan hayatı değil de para olduğu müddetçe …

Yorum yapın

css.php