Yirminci yüzyılın en önemli keşiflerinden biri; yağ ve besin konularında Avrupalı otoritelerinin başını çeken Alman biyokimyacı Dr. Johanna Budwig tarafından yapılmıştı.
Budwig Protokolü ve Dr. Budwig’in Görüşleri
Doğal Bilimler üzerine doktora yapmış, tıp eğitimi almış, fizik, farmakoloji, kimya, botanik ve biyoloji dallarında eğitim almıştı. Dr. Budwig tarafından geliştirilen anti-kanser diyeti, hücrelerin işleyişi normal durumuna geri çevirmek üzere tasarlanmıştı. Zarar veren besinleri eliyor, yerine,besin değeri yüksek, hayat veren doğal gıdaları ve omega 3 yağ asitlerini koyuyordu.
Budwig Diyetinin temel taşı, quark diye adlandırılan şey ve keten tohumu yağı ve düşük kalorili organik lor peyniri kombinasyonuydu. 1 yemek kaşığı keten tohumu yağı 2 yemek kaşığı ya da daha fazla düşük kalorili, organik lor peyniri ile karıştılarak hazırlanıyor.
Dr. Budwig; “Tümörlerin oluşumu, genellikle şu yolla oluyor. Büyüme sürecine ev sahipliği yapan deri, membranlar, ve glandular (beze) organlar gibi vücut bölgelerinde, mesela karaciğer, pankreas ya da mide ve bağırsaktaki bezlerde büyüme süreci vardır ve hareketsizdir. Çünkü, depolarite (çift-kutupluluk) yoktur, elektronu olmayan yüksek derecede doğmamış yağ yüzünden, büyüme seyri bozulur – yüzeydeki – aktif yağlar yoktur; hücrelerin olgunlaşma ve değişme süreci öncesinde madde etkisiz hale gelir ki, bu da tümör oluşumu ile sonuçlanır. “diye not etmiştir.
Keten tohumu yağı (soğuk prese edilmiş ve işlenmemiş) ve düşük kalorili lor peyniri; Budwig’in kanser diyetinin dayanak noktalarıydı. Budwig, kanser hastalarında omega-3 yağ asidi ve fosfatid, lipoprotein gibi diğer gerekli besin düzeylerinin çok düşük olduğunu farketmişti. 1951 yılında, bu bilgilerin ışığında, keten tohumu yağı ve lor peyniri odaklı diyeti hazırladı. Budwig’e göre, bu iki besini kombine etmek, yağ içindeki lipit ve fosfatidin suda çözünür ve vücut tarafından kullanılabilir hale gelmesini sağlıyordu.
İki doymamış yağ asidinin 3 yüksek enerji çift bağı vardır. (pi elektronları) Bu yağ asitleri, hücre zarına etki ederler; oksijen geçişi ve asimilasyonu etkilediğine inanılır. Budwig’in kuramı, omega 3 ve 6 yağ asitlerinin hasarlı hücre duvarlarını onardığı ve kanser hücrelerinin kimyasal iletişimine etki ederek onları normale dönme noktasına getirmesi üzerineydi.
Araştırma çalışmaları boyunca Dr. Budwig; kanser hastalarının kanının – özellikle hastalığı ileri safhalarında olanların – oksijen hemoglobin taşıyan demir eksikliği yüzünden, kırmızıdan çok yeşil-sarı bir renkte olduğunu gördü. Nobel ödülü sahibi Otto Warburg, 1931 yılında, ödülünü; kanseri önlemede, oksijenin önemini gösterdiği için almıştı. Oksijenin sadece kanser hücrelerinin düşmanı değil, ayrıca onları öldürüyor olduğunu ortaya koymuştu.
Dr. Budwig’ göre, ileri dönem kanser hastalarının kanı, oksijen taşıyan normal, sağlıklı kırmızı hemoglobin yerine, yeşilimsi sarı rengindedir. Dr. Budwig; yaklaşık ortalama 3 ay boyunca keten tohumu yağı tüketmenin, kanser tümörlerini dereceli olarak gerilettiğini ve kandaki fosfatlid ve lipoprotein düzeylerinin eşzamanlı yükselişi ile, yeşilimsi sarı rengin yerini sağlıklı kırmızı kan hücrelerine bıraktığını bulmuştur.
1930’lu yıllarda, Dr. Warburg, kanser hücreleri içindeki fermantasyon sürecini durdurarak, kanser büyüme mekanizmasına son verme teşebbüsünde bulunmuştu. Kanser hücrelerine oksijen transferini yükseltmek için doymuş yağ olan butirik asit üzerinde denemeler yapıyordu, ama laboratuar günlüğünde de yazdığı gibi; “solunum uyarılmasının istenen ve beklenen etkisi”ne ulaşmakta başarısız olmuştu.
Kuantum mekaniği ile ilgili daha geniş bir anlayışa sahip olan Dr. Budwig, butirik asit gibi doymuş yağlarda, oksijen transportunda gerekli yüksek enerji sağlayıcısı olan “pi elektron kabuğu”nun eksik olduğunu keşfetti. Elektronlar, enerji düzeylerini; fotonları absorbe ederek yükseltiyorlar, ve yine enerjiyi transfer etmek için, foton salıyorlardı. Doymuş yağların, Pi elektronlarını elde etmek için esas olduğunu; linolenik ve linoleik doymamış yağ asidi bileşeni ile keten tohumu yağının yüksek enerjili pi elektronlarının zengin bir kaynağı olduğunu keşfetti.
Molekülün, atomlar arasındaki 3 pi elektron çift bağından oluşan iki doymamış yağ asidi bileşiği ile keten tohumu yağının moleküler yapısı, muazzam miktarlarda enerji transferi yeteneğine sahiptir. Bu elektron yapı, aynı zamanda karoten, safran gibi bitkilerde de bulunur. Yalnız, keten tohumu yağını ısıtma süreci bu enerji transferini engellediğinden, kesinlikle soğuk pres, işlenmemiş yağ kullanmak gerekir. (Bu durum, daha sonra Dr. Budwig ile Almanya’daki ticari pişirme yağı endüstrisi arasında sorunlara yol açmıştır.)
Budwig Protokolüne göre; kanı yeniden canlandırmak için organik keten tohumu yağı düşük kalorili lor peyniri ile kombine edilerek kullanılır. Bu nedenle bölge değişiklik gösterdiğinden kanser de gelişemez.
Keten tohumu yağındaki iki yağ asidinde bulunan yüksek enerjili pi elektronlarının varlığı, vücuttaki hücresel atığın oksidasyon ve detoksifikasyonu için normal metabolik gerekliliği arttıran oksijenin transport ve emilim kapasitesi yükseltir. Bu doymamış yağ asitleri aynı zamanda, iç ve dış hücresel ozmotik potansiyeller ve mineral dengelerini geliştirerek vücuttaki tüm hücrelerin lipit membranlarını tamir eder ve yeniler. Bu iki yağ asidi linolenik ve linoleik asit, keten tohumu yağında muazzam konsantrasyonlarda bulunur. Vücudun yaralanmalar ve hastalıklara karşı olan enflamatuar tepkisinde büyük rol oynayan prostaglandinlerin üretimi, beynin enzim aktivitesi, kan pıhtılaşması mekanizması, kan akışı ve tansiyon, arterlerin iç duvar hasarı onarımı, kandaki plak formasyonunu minimize eden trombosit ve pıhtı birikimi önlenmesi de dahil olmak üzere, beden fonksiyonları için büyük önem arzeden içeriklerdir. Dr. Budwig’in çalışmalarının bir başka önemli yönü, onun insan vücudu ile güneş arasındaki bağlantı ile ilgili bilgi sahibi olmasıydı. Dr. Budwig; vücudun, sağlıklı yağlar ve proteinlerle beslendiğinde pi elektronları; güneş enerjisi için bir rezonans sistemi olarak görev yapıyor olduğunu ifade etmiştir.
Yukarıda yeralan metin haber ve bilgi amaçlı hazırlanmış olup, hekimin uygulayacağı teşhis ve tedavisinin yerine geçmez. Herhangi bir tedavi sürecine başlamadan önce mutlaka sağlık uzmanının görüş ve onayı alınmalıdır.
Quark bir cesit peynirdir, ya o YADA cottage cheese dedigimiz ciftlik peyniri ile keten tohumu yagi el blendri ile 2 dakika cirpilir. DAHA SONRA KUCUK BIR KAHVE URETICI ILE OGUTTUGUMUZ BIR MIKTAR KETEN TOHUMU BUNA EKLENIR VE KARISTIRILIR. Keten tohumu yaginin cikartildigi andan itibaren koyu renk bir sisede ve buz dolabinda hava almadan saklanmasi ve hem keten tohumu yagi hemde keten tohumu cekildikten en fazla 20 dakika icinde tuketilmeli. Yoksa faydasi olmaz zarari olur. Amerika da cok yaygin ve basariile kullanilan bir yontemdir.Genelde gunde iki kez her biri 4 kasik yag ve 8 kasik peynirden olusan karisima 3 ila 4 kasik keten tohumu cekilmis halde eklenerek hazirlayabilirsiniz. keten tohumu yagi ve peynir iyice karisip bir mayonez yada krema goruntusu alana dek icine su dahi karismaz. daha sonra tat icin cesitli seyler ekleyebilirsiniz. Organik yemek cok onemlidir ve baska omega 3 kaynagi, kirmizi et kesinlikle tuketilmez.